Loading...

ÇKP Tarihinde Sapmalar, Mao ve Mukadder Son


1949’da Çin’de, ÇKP önderliğinde demokratik halk devrimi kesin zafere ulaştı ve bütün ülke kurtarıldı. Bu dönemde işçi sınıfı önderliğinde, işçilerin, köylülerin, şehir küçük burjuvazisinin ve millî burjuvazisinin ortak iktidarı kuruldu. Kurulan devlet, bu dört sınıfın ortak devletiydi. Böyle bir devlet, dönemin somut şartlarında mümkündü. Ancak proletarya mümkün olan en kısa süreçte kendi diktatörlüğünü kurmaya yönelmeliydi. Çünkü sosyalizmi inşa aşamasında burjuvazinin sınıf olarak tasfiyesi kaçınılmazdır. Böyle bir tasfiye ise burjuvazinin siyasî iktidar organları içinde yer aldığı şartlarda olanaklı değildir. ÇKP’nin resmî belgelerinde bu anlayış yoktur. Burjuvazinin ekonomik olarak sınırlandırılacağı doğru olarak tespit edilmiş ama siyasî alanda uzun süreli karşılıklı kontrol sistemi getirilmiştir.

Kuruluştan sonra bütün Çin’de yeni demokratik Çin’in inşa çalışması başlar. Emperyalistlerin, bürokrat komprador burjuvazinin mülkiyetine el konur. Millî burjuvazinin mülküne ise el konmaz, mülkün korunacağı ilân edilir. Millî burjuvazi belli ölçüde gelişir. Zengin köylülüğün de mülküne el konmaz. Bu dönemde parti içinde, burjuvaziyi ara sınıf olarak tanımlayan bir sağ sapma vardır. Mao bunlara karşı 1952’de, burjuvazi ile proletarya arasındaki çelişmenin Çin’deki baş çelişme olduğunu vurgular. 1953’de parti içinde sağ sapma açık bir şekilde kendini gösterir. Parti içinde mücadele kızışır. 1953’de yazdığı “Genel Çizgiden Ayrılan Sağ Sapmacı Görüşleri Çürütelim” başlıklı yazıda  Mao, parti içinde bazılarının “yeni demokratik toplum düzenini sağlam bir biçimde yerleştirelim,” şeklindeki sağ görüşlerini eleştirir.

1954 senesinde ÇHC’de yeni bir Anayasa kabul edilir. Bu Anayasa’da Çin’de mülkiyet biçimi olarak daha önce tespit edilen beş mülkiyet biçiminin varlığı kabul edilir. Hem emek ve hem de sermayenin korunacağı açıklanır. Devletin niteliği hakkında “işçi sınıfı önderliğinde halk iktidarı” tespiti yapılır. Halk içinde işçiler, köylüler, şehir küçük burjuvazi ve millî burjuvazi ele alınmaktadır. Yani burjuvazinin iktidar içindeki varlığı tüm geçiş dönemi için anayasal hâle getirilir.

1955’de burjuvazinin temsilcileri, karşı devrime ideolojik baskı uygulanmasına karşı bir kampanya başlatırlar. Mao Zedung buna karşı tavır takınır.

14 Şubat 1956’da SBKP 20. Parti Kongresi yapılır. Bu kongre, bütün Dünya Komünist Hareketi’nde olduğu gibi ÇKP içinde de çok önemli bir rol oynar. Bu kongrede Leninizm’in Savaş, Yeni Sömürgecilik, Devrim, Sovyet Dış Politikası gibi bir dizi tezi revizyondan geçirilir. Tüm komünist partilerde olduğu gibi ÇKP’de de bu rüzgâr kendini hissettirir. ÇKP içinde revizyonist  kesim 20. Parti Kongre kararlarını sevinçle karşılar. Alınan Kongre kararları, parti içindeki mücadelede onlara destek sağlamış olur. Mao’nun başında olduğu bir diğer kesim ise sadece Stalin konusu ve ‘barışçı geçiş’in tek yol olarak görülmesine eleştiri getirir. Lakin, Eylül 1956’da yapılan 8. Parti Kongresi’nde, 20. Parti Kongresi’nde birçok doğru kararlar alındığını ve SBKP’nin hatalarının eleştirildiğini söylerler. Kongrede MK adına raporu Liu Şao-çi sunar. Liu Şao-çi, ÇHC’nin tarihini ve gerçeklerini çarpıtarak burjuvazinin iktidar içinde yer aldığı bir sosyalist sistemden söz eder. ÇKP 8. Kongresi, SBKP 20. Kongresi’ndeki gibi revizyonist çizginin hâkim olduğu ve Mao Zedung’un parti ve devlet iktidarı içinde yerinin sarsıldığı bir kongredir. Parti tüzüğünden “Mao Zedung Düşüncesi”nin çıkarılması bunun açık bir belirtisidir. Tartışmalara Mao Zedung katılmamış olsa da 8. Kongre’nin revizyonist tezlerine  karşı çıkmaz. Bu kongre, ÇKP 9. Kongresi’nde ve Kültür Devrimi sırasında revizyonist olarak nitelendi. Gerçekten de Kongre, uluslararası plânda 20. Parti Kongresi’nin bütün tezlerini almıştır.

Mao Zedung 8. Parti Kongresi’nden sonra, parti içinde açığa çıkan aşırı revizyonistlere karşı tavır takınır. Parti içindeki aşırı revizyonist çizgiye karşı kitlelerin seferber edilmesi görüşünü ileri sürer. Burjuvaziye karşı ideolojik plânda mücadele yürütülmesinin gerekliliğini vurgulayarak bürokratizm tehlikesine dikkat çeker. 8. Merkez Komitesi üçüncü toplantısında “Büyük İleri Atılım” kampanyasını başlatır. Bu kampanyanın başlatılması, gerçekte Mao Zedung’un savunduğu ‘kitlelerin seferber edilmesi’ anlayışının MK içinde hâkim olmasının sonucudur. Bu dönemde parti içindeki revizyonist kanatta ise Liu Şao-çi, Li Sien Nien, Deng Şiaoping gibi sağcı unsurlar vardır. Bunlar bütün sorunu ekonominin geliştirilmesi olarak görmektedirler. Kitlelerin seferber edilmesine karşıdırlar. Mao Zedung ise kitlelerin seferber edilmesi ile ekonomik gelişmenin çelişmediği, tersine kitlelerin seferber edilmesi ile ekonomik kalkınmanın mümkün olduğu görüşünü savunmaktadır.

1957 Ekim’inden sonra Çin’de muazzam bir “kolektifleştirme” hareketi başlar. Bu hareket geniş kitleleri içine çeker. Ama yapılan sol hatalar, sağın sabotajları ve tabiî afetler birleşince ekonomik açıdan büyük bir başarısızlık doğar. Bunda SSCB’nin 1960 yılında teknikerlerini çekmesi ve kredileri kesmesi de rol oynar. Başarısızlık sonucu parti içinde revizyonistler iyice güçlenirler. Büyük İleri Atılım’ın fiyasko ile sonuçlandığını ileri sürerek bu politikanın reddedilmesi gerektiğini savunurlar. Bu düşünce parti içinde hâkim olur. Her alanda bir geriye dönüş başlar.

Bu dönem boyunca parti içinde mücadele iyice kızışır. Mao Zedung, yazılarında özellikle gençliğin kazanılmasının temel mesele olduğunu savunur. Kültür alanından burjuvaziye karşı ideolojik mücadele verilmesi gerektiğini, sosyalist toplumda sınıfların var olduğunu, sınıf mücadelesinin olduğunu savunur. Parti içinde “sol kanat” Mao Zedung düşüncesini revizyonistlere karşı savunmaya başlar.

1966’da Mao Zedung’un parti ve devlet kademelerindeki burjuva unsurları temizlemek için başlattığı Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin yönetimini önce revizyonistler ele geçirirler. Tartışmanın akademik sınırlar içinde kalmasına çalışırlar. Mao Zedung, ordu içinde ve Şanghay’da kendine sağlam dayanaklar bulduktan sonra revizyonistlere karşı saldırıya geçer. Kültür Devrimi  Komisyonu’ndaki 5’li grup alaşağı edilir. Bütün ülkede kitleler “Mao Zedung Düşüncesi” etrafında birleşmeye, “Karargâhı bombardıman etmeye” çağrılır. Başını kızıl muhafızların çektiği muazzam bir kitle hareketi başlar.

Kültür Devrimi sırasında kitleler içinde yayılan düşünce Lin Biao’nun baş temsilciliğini yaptığı “Mao Zedung Düşüncesi”dir. Kitlelerin katıldığı muazzam bir devrim hareketidir. Ama doğru bir önderlik ve çizgi altında yürümediği için amacına ulaşamamış; Kültür Devrimi içinde ve sonrasında yapılan hatalar özeleştirel bir şekilde analiz edilmemiş; revizyonizm yok edilememiştir. Kültür Devrimi sonrasında toplanan ÇKP 9. Parti Kongresi, “Mao Zedung Düşüncesi” adına bir dizi hata ve sapmaya sahip bir çizgiyi partinin temeli hâline getirmiştir. Daha sonraki gelişme içinde Lin Biao “hain” olarak devrilmiş, parti içinde esas olarak Çu En Lay’ın önderliğinde bir geriye dönüş başlamıştır. Örgütsel plânda Kültür Devrimi’nin devirdiği tüm kadrolar eski yerlerine getirilmiştir. Siyasî plânda ise 1970’in başlarından itibaren “Üç Dünya Teorisi” denen karşı devrimci çizgi geliştirilmeye başlanmış, bu çizgi 1973’de yapılan 10. Parti Kongresi’nde kayıtlara girmiştir.

1975 yaz aylarından itibaren Çin’de yeniden hâkim hâle gelen revizyonizme karşı Mao Zedung tarafından bir kampanya başlatılmış, bu kampanya proletarya diktatörlüğünün gerekliliği, burjuva hukukuna karşı mücadele, ücret farklılıklarına karşı mücadele vb. noktalarda yoğunlaşmış; 1976 Nisan’ında Deng Siaoping’in kısa süreliğine devrilmesi ile noktalanmıştır.

1976 Ekim’inde, Mao Zedung’un ölümünden bir ay sonra “sağ bir darbe” ile ÇKP/MK içindeki sol unsurlar tasfiye edilerek revizyonistler parti içinde kesin hâkimiyetlerini pekiştirdi. Bu hâkimiyet bugün artık Kültür Devrimi’nde bir numaralı revizyonist ilân edilen Liu Şao-çi’nin büyük bir ML, Kültür Devrimi’nin  ÇKP tarihindeki en büyük komplo olarak değerlendirilmesi noktasına gelmiştir. ÇKP bugün artık devrimin değil, karşı devrimin bir partisidir. ÇHC, devrimin bir kalesi olmaktan çoktan çıkarak emperyalizmin yedeği durumuna gelmiştir.

ÇKP içindeki bu sapmalarda ve gelinen mukadder sonda, Mao Zedung’u değerlendirmek gerekirse özellikle şunlar söylenebilir ve tartışılmalıdır.

Mao, demokratik devrimden sosyalizme geçişte proletarya diktatörlüğünün gerekli olduğu sorununu açık bir şekilde ortaya koymamıştır.

Mao, 1957’de burjuvazinin bir kesimi ile birlikte sosyalizmin inşa edilebileceği tezini savunmuştur. Bu tez Marksizm-Leninizm’den sapmayı teşkil etmiştir.

Mao, modern revizyonizme karşı mücadele içinde, modern revizyonizmden önemli ölçüde etkilenmiş ve yer yer merkezci pozisyona düşmüştür.

Mao, Stalin’e bir yığın haksız eleştiri getirmiş, bu konuda modern revizyonistlerin saldırılarını tutarlı bir şekilde geri çevirmemiştir.

Ahmet Hulusi Kırım

26 Kasım 2023

Yararlanılan Kaynaklar:

Charlie Hore, Çin: Mao’dan Tiananmen Meydanı’na, Çeviren: Ali Taş, Koral Yayınları, 1990.

Maocu Lafazanlığın Eleştirisi, Çeviren: Caner Ertuna, Konuk Yayınları, 1978.

H. Yeşil, Mao Zedung ve Çin Devrimi, Dönüşüm Yayınları, 2022.

V. Krivtsov, Marksizm ve Maoizm, Çeviren: Erol Yahyalı, Bilim Yayınları, 1979.

SSCB Bilimler Akademisi, Leninizm ve Modern Çin, Çeviren: Selim Hancılar, Temel Yayınlar, 1976.

M.I. Sladkovski ve F.W. Konstantinov, Mao’nun Teorik Görüşlerinin Eleştirisi, Çeviren: Kerim Vedat Üner, Konuk Yayınları, 1975.

Zahari Zahariev, Maocu Parti Üzerine, Çeviren: A. Ertem, Habora Yayınları, 1976.

Boris Leibzon, Anarşizm, Troçkizm, Maoizm, Çeviren: Enver Bağcı, Ürün Yayınları, 1977.

Çin Komünist Partisi Kısa Tarihi, Çeviren: Cafer Öztürk, Bora Yayınları, 1996.