Şimdi Amerika’nın ‘’Para Fonu’’ndan ‘’Özel Çekiliş’’le para çekmesi demek, o Fon içinde tek başına alacakları dağlar gibi yığılmış olan Alman emperyalizminin cebine el atması demek oldu.[1] Kim kime yankesicilik edecek? Alman haydudu, Amerikan haydudunun elini kendi cebinde bulunca, o eli yakalayıp acı acı sırıttı. Omuzdaşı Amerikan emperyalizminin suçüstü yakalanmış solgun benzine baktı. Ve göz işaretleri ile anlaştılar.
O “dünyanın” denilen, gerçekte kapitalist dünyanın birincil zorbası Amerikan emperyalizmi ne istiyordu? Para. Kimden? Alman’dan. Demek Amerikan finans-kapitali Alman emperyalizminin sadakasını dileniyordu. Sen miydin Kızılordu Berlin varoşlarına gelip Bundeswehr’in (Alman Ordusunun) belini kırınca, maytap oynarcasına başkalarının oynadığı kanlı savaştan parsa toplamaya gelen şanlı Amerika, İngiliz, Fransız ilh. ordularının başkumandanı? Teşekkür etmişti Alman finans-kapitali Amerikan omuzdaşına. Alman emperyalizmini sosyalizmden kurtarmıştı. Bu şahane bir emperyalistler arası kumpastı.
Ama, Alman finans-kapitali “şahını bu kadar severdi”. Para Fonu’ndaki paracıkları uluslararası finans-kapital sayesinde yığabilmiş olmakla birlikte, yağma yoktu. Emperyalist zagonda[2] minnet; gücün yetmediği sürece, gösteriş olarak gösterilirdi. Emperyalistin biti kanlandı mı, o kan kimin kanı olursa olsun, kimden gelirse gelsin, bitin “Kutsal Özel Mülkiyeti” olurdu. Bir emperyalist bit, öteki emperyalist bitten, savaş yoluna başvurmadıkça, zerre kan ememezdi.
Bu kuralı herkesten iyi bilmesi gereken Amerikan emperyalizmi, gene de haşmetlü “dolar” hazretlerini bir kukla Şark Sultanı gibi ayakta tutmaya çalışıyor. Avrupa emperyalistlerinden (yani Alman finans-kapitalinden) “Özel çekiliş” sadakasını kimi dileniyor, kimi haraç istiyor. Ve ne denli gülünç beyinsizlik içinde kıvrandığını saklamaya çalışarak Alman finans-kapitaline yalvarıyor.
“Ne olursa olsun, şu Doyçe Mark’ını azıcık daha yükselt, iskonto rayicini azıcık daha alçalt ki, Avrupa malları Amerika pazarlarını döveceklerine, Amerikan malları Avrupa gümrüklerini bir sömürge sınırı gibi imtiyazlıca aşsın!”
Ve bu belalı dilenciliğe, arkadan İngiliz haydudu, daha geride Fransız horozu tempo tutuyor. Alman emperyalizmini, Türkiye, Yunanistan veya Şili, Arjantin yahut Kore, Vietnam, Kongo, Nijerya sanıyorlar… Batı emperyalizminin en son ekonomi ve finans durumu budur. Bu durum, bir anda tahterevalliyi yerinden oynatmış. Alman finans-kapitalinin ekonomik üstünlüğünü politika sularının yüzüne fırlatıp çıkarmıştır.
Ekonomik Üstünlüğün Yeni-Emperyalizmi
Enayi mi Alman emperyalizmi, böyle kıvamına gelmiş ekonomi üstünlüğünü, siyasetcil ve askercil üstünlükle perçinlemesin? Batı basını her gün o perçinleme girişimleri ile dolup taşıyor. Emperyalist politika içyüzünde her zaman silaha dayanır. Alman emperyalizminin silahlanışı üzerine, göze “batıcı” belgeler gizlenemez oldu.
Diyorlar ki:
“Bizzat Batı Almanya toprakları üzerinde altmış yılları başından beri güdülen B.C. (mikrop-kimya) araştırmaları öylesine hızlandı ki, şimdi Almanlar, Birleşik Amerika Devletleri olmaksızın da kendi B.C.[3] silahlarını örgütleyecek kabiliyete” ulaşmış bulunuyorlar. Son ocak ayı, Batı Alman televizyonunun “ufaltarak” andığı rakamlara göre, bu işe 85 araştırma, girişim ve şirket katılmıştır. Bu işin genel güdümü Batı Almanya Savunma Bakanlığının askercil malzeme departmanınca sağlanmaktadır. Bu güdüm, “ABC çalışma grubu” denilen Bundeswehr’in, Kamu teşkilatlarının, sanayi şirketlerinin katılımları ile gerçekleşen özel iş birliği merkezinin yaratılmasına başlangıç olmuştur.
“Bu ÇALIŞMA, her ne denli Kimyacıl ve Mikropcul Savaşa karşı korunma araçlarını inceleme perdesi altında gizleniyorsa da, sırf yalnız incelenen cevherlerin aşırıdan aşırı tehlikeli nitelikte bulunuşları bile ispatlıyor ki, ortada büsbütün yepyeni tipte saldırı araçları yaratılmaktadır.”
Demek göz göre göre, atı alan Alman emperyalizmi çoktan Üsküdar’ı geçmiştir. Sen ona A (atom) silahını mı “yasak” etmişsin? Pek iyi. O bu işte omuzdaşı NATO’larla göz kırpışabilir. Sen A’yı ararken o, B.C’yi son haddine vardırıverir. Sen onu hâlâ 145 yılında yere yıkılmış, kolu kanadı kırılmış geberen acıklı bir ejderha mı sanırsın? İyi edersin. O, uluslararası finans-kapital ejderhasının bir başarısıdır. Ve masal dinlemeye bayılan millet adlı çocuklar da pek iyi bilirler ki, böyle bir ejderhanın kesilen başı yerinde 7 baş birden fışkırır. Sistem olarak tekelci kapitalizm sağ kaldıkça bir Hitler başının tıraş edilmesi, asmanın budanması terine geçer. O kurumuş dalları kesilmeseydi, şimdi Alman emperyalizmi bu denli azgın kollarla dünyayı sarabilir miydi?
Alman emperyalizmi ejderhası, kellesi uçuruldu sanıldığından çeyrek yüzyıl sonra ne mi yapabilir? Hitlerlerin yapamadığını. Hitler katırı yalnız ısırıp tepmeyi becerirdi. Yeni Alman emperyalizmi, “hür basın” sayesinde, “Yıldırım Savaşını” mazlum bir milletin isyanı bile gösterebilir, en sinsice “Sürpriz Baskınını”, haksız tecavüzü defetme yerine geçirebilirdi. Yeter ki arkasını Amerikan ve “demokrasisi” ile İngiliz “İşçi Partisi”ne iyice dayayabilsin.
Dr. Hikmet Kıvılcımlı
1975
*Metin, Doktor Hikmet Kıvılcımlı’nın “Deccal Kapımızı Nasıl Çalıyor?” isimli kitabından (Sosyal İnsan Yayınları, sayfa 28-30, Mart 2010) alınmıştır.
Dipnotlar
[1] Zagon: yol yöntem, kural, yasa.
[2] Doktor Hikmet Kıvılcımlı’nın A, B ve C silahları hakkındaki analizleri için şu yazısına gidebilirsiniz: Yeni Emperyalizmin Alfabesi: (A.B.C.) Silahları, Sosyalizm.org