Loading...

Alman Sanayi Burjuvazisi Nerede Duruyor?


Saksonya Başbakanı Michael Kretschmer (Hıristiyan Demokrat), Almanya’nın Rusya’dan gaz tedarikinden vazgeçemeyeceğini söyledi:

“Önümüzdeki yıllarda da eskisi gibi Rusya gazına muhtaç olacağız; mevcut nükleer santralleri kullanmak ve 2038’e kadar planlanmış olduğu gibi kömürden aşamalı olarak vazgeçmek zorundayız.”

Bu önemli. Kretschmer sıradan bir CDU’lu değil. 2009-2017 arasında Bundestag’da parti grubunun başkanlığını yapmıştı; 2017’den beri de Saksonya başbakanı. 2019’da St. Petersburg Ekonomi Forumu’na katılmış, Putin’le kısa bir görüşme sırasında Rusya’ya karşı yaptırımların kaldırılmasından yana olduğunu söylemişti. Bu sırada kastettiği Kırım yaptırımlarıydı. İki hafta kadar önce de Ukrayna meselesinde Almanya’nın arabuluculuk yapmasını istemişti.

Her hâlükârda, Merkel’in iki ay önce dolaylı çıkışından sonra CDU’nun Kretschmer nezdinde ilk defa, Berlin’deki pembemsi yeşil, sarımsı yeşil ve yemyeşil koalisyonuna karşı somut bir tutum almaya yöneldiği söylenebilir.

Eski şansölye Schröder, Der Stern’e verdiği mülakatta, kısa süre önce Moskova ziyareti sırasında Putin ile de görüştüğünü ve Putin’in, Ukrayna meselesini müzakereler yoluyla çözmek istediğini söylüyor:

“İyi haber, Kremlin’in müzakereler yoluyla çözüm istiyor olması. Ukrayna ile Rusya arasındaki çatışmada müzakere yaklaşımına başvurulmuştu zaten; mesela mart ayında İstanbul’da. Türkler çok faydalıydılar, yakın zamanda hububat sevkiyatı müzakerelerinde de çok faydalı oldukları gibi. İlk başarı, hububat mutabakatı; belki de bunu ağır ağır mütarekeye kadar genişletebilirsiniz.”

Ne var ki hem bildiğimiz hem de Schröder’in sözlerinden anladığımız gibi, müzakereler ancak Rusya’nın temel talepleri (demilitarizasyon, denazifikasyon, NATO’ya girmeme güvencesi, Kırım ve Donbass’ın durumunun fiilen tanınması) kabul edildiği takdirde başarılı olur.

Nitekim Schröder de Kırım’ı öne çıkararak “bu bölgenin Tatar azınlık dışında Rus” olduğunu söylüyor ve Kiev rejiminin Donbass’ta iki dilliliği kaldırmasını da hata olarak niteliyor. Böylece Minsk anlaşmalarının ruhunu üflemeye devam ediyor:

“Benim düşünceme göre, bu bölgenin çözümü İsviçre kantonları modeline göre olmalı.”

Devam ediyor:

“Esas mesele şu olmalı: Çatışmayı çözmek istiyor musunuz? O zaman iki taraf da taviz vermeli. Ukrayna’nın olası tavizlerini vaktinden önce Rusya’nın ‘talimatları’ diye karalamak da büyük bir hata. Benim serimlediğim, çatışmaya son verme yollarından biri. Ama Washington ‘evet’ demeden bu olmaz. ... Orada (Kremlin’i kastediyor.) müzakere yoluyla çözüm talep edildiği izlenimi oluştu bende ve bu çözümün nasıl olabileceğini görüştük.”

Schröder açıkça, Kremlin’in meşru taleplerini yumuşatarak Avrupa kamuoyuna yansıtma yolunu tercih ediyor ve bunu sadece eski şansölye sıfatıyla değil, esas itibariyle arkasına aldığı Alman sanayisinin gücüyle yaptığı için etkisinin katlanacağını iyi biliyor.

Schröder şöyle diyor:

“Eğer Kuzey Akım 2’yi kullanmak istemiyorsanız bunun sonuçlarını da kabul etmeniz gerekir. Bunlar Almanya için devasa nitelikte olacaktır. Gazla ısınan herkes şu anda bunu hissediyor... Her sentini sayarak harcaması gereken pek çok insan için durum gerçekten zorlaşıyor. O zaman Almanya’da soracaklar: Biz neden geri çeviriyoruz Kuzey Akım 2 boru hattından gelecek gazı? Neden? Ben siyasi kariyerimde her zaman şaşmaz bir pazar ekonomisti değildim ama pazar ekonomisinin ilkesi yeterince basittir: Arz kısılırsa fiyat artar.”

Schröder, Putin’le görüşmesi sırasında, “kriz ortamında Kuzey Akım 2’nin kullanılmasının mümkün olup olmadığını” sorduğunu ve Putin’in, “bunun teknolojik olarak mümkün olduğunu” söylediğini belirtiyor.

Schröder, Merkel ve kendisinin o zamanki bütün adamlarından, şimdiki Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeyer’in 2008’de NATO zirvesinde Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına karşı çıkmalarını “bilgece bir karar” diye niteliyor:

“Bu bilgece bir karardı; hatta Sayın Zelenskiy de Ukrayna’nın tıpkı Avusturya gibi NATO’ya üye olmaksızın, silahlı tarafsızlığı gibi bir alternatifi olduğunu söylemişti.”

Böylece Alman sanayisinin temsilcisi olmakla kalmayıp Kuzey Akım 2 hissedarlar başkanı olarak Alman sanayisinin ta kendisi de olan Schröder elini yükseltiyor, yeşilin tonlarından oluşan Berlin hükümetine savaş açıyor; savaştaki siyasi müttefiki de öyle anlaşılıyor ki Saksonya başbakanı nezdinde CDU.

2 Ağustos 2022

Hazal Yalın

Kaynak

*Metin, Hazal Yalın’ın telegram kanalındaki (t.me/Hazal_Yalin) görüşlerinden derlenerek, izniyle yayınlanmıştır.