Loading...

Avrupa’nın İçi Dışı


Türkiye ve Avrupa-dışı ülkelerde yaşayan insanların ufku "herhangi bir Avrupa ülkesinde yaşama hakkına" sıkıştırıldı. Artık bir ulus için değil, tabiri caizse "kendini kurtarabilen" bireyler için özgürlük ve iyi yaşam vaat ediliyor.

Bu bakış açısı "hegemonyanı güçlendirmek adına diğer ülkeleri istikrarsızlaştır/savaş çıkart, kalifiye iş gücünü ülkene al, kalifiye olmayanı üçüncü dünyaya itele" döngüsünü temize çekmek dışında hiçbir işe yaramıyor.

Bir yerde kendini yönetmekten aciz, yakın gelecekte düzelme ihtimali olmayan, alt-insanlardan oluşan bir toplam var ve bunların “tek çıkış yolu kaçıp gitmek”. Bundan daha Avrupa-merkezci ve sakat bir önerme daha düşünemiyorum.

Türkiye gibi bir ülkenin herhangi bir merkez ülkesinin kalifiye iş gücünü finanse etmesinden daha "maddi" bir şey olamaz herhâlde.

Avrupa içinde ise "Kapitalizmi dönüştürmek istiyoruz" demek yerine artık "sosyal-çevresel yönetişim" diyorlar. İhracata dayalı iktisat hâlihazırda fuhuşa, çocuk işçiliğine ve kayıtsızlık dayanan rejim anlamına geliyor. Batı'nın “Avrupa-dışında” böyle bir esir kampı yaratılmasından hiçbir şikâyeti yoktur.

Çocuk işçi çalıştıran, silah üreten, özel cezaevi işleten, karbon emisyonu artış gösteren birçok şirketin ESG (yani çevresel-sosyal yönetişim) puanı yüksek. Bu tarz girişimler geniş çaplı dolandırıcılık operasyonlarından ibaret.

Tüccar ahlâk timsali kesildi, mertlik bozuldu.

 

@partisanenkampf

3 Ekim 2022

Kaynak