Dijital alanda kullanıcı haklarının nasıl pekiştirileceğine ve dijital ekonominin nasıl düzene sokulacağına dair kapsamlı bir tartışmanın sürdüğü ülkelerden birisi de Çin. Bu tartışmada herkesin aşina olduğu meseleler ele alınıyor: gücün ve sermayenin kontrolsüz bir biçimde birikmesi, piyasa hâkimiyeti, verilerin gizliliği ve çalışma koşulları, bu meselelerden bazıları. Bu tür meseleleri çözüme kavuşturmak için muhtelif çabalar ortaya konuldu.
Çin’de yürürlüğe konulan, düzenleme amaçlı kimi tedbirler, bir yandan ABD’de yürürlükte olan tröst aleyhtarı ve rekabetle alâkalı kanunlara benzer kanunların çıkartılması, bir yandan da Avrupa modeliyle uyumlu bir çalışma dâhilinde, tüketici hakları ve kişisel hakların güçlendirilmesi ve korunmasına dönük çabalarla dengelenmeye çalışıldı. Tüm bu çabaların yanında Çinli liderler, ayrıca dijital şirketleri partinin uzun vadeli politik hedeflerine tâbi kılmayı amaçlayan devletçi tedbirleri uyguluyorlar. Bunun en dikkat çekici örneği ise partinin özel şirketlerin finans sektörüne girmesine yasak getirme çabasıydı.
“Genel Veri Koruma Yönetmeliği”nin Çincesi Nedir?
Geçen Kasım ayında Çin, internette kişisel verilerin korunması ile ilgili bir kanunu yürürlüğe koydu. 1 Kasım 2021 günü yürürlüğe giren Kişisel Bilgilerin Korunması Kanunu, kişisel verilerin depolanması, aktarımı ve işlenmesi ile ilgili süreçleri düzene sokmak için alınmış ilk tedbir.
Diğer hususların yanında kanun, insanların kendi kişisel verilerinin kullanılmasına ve aktarımına rıza göstermesini şart koşuyor, gizlilik ve güvenlik konusunda etki değerlendirmelerinin yapılmasını istiyor, ayrıca veri ihlâlleri sorunuyla nasıl baş edileceği hususunda bir açıklama sunuyor: “Gerçek kişilere ait bilgiler hukukî koruma altına alınıyor; artık hiçbir örgüt veya birey, gerçek bireylerin kişisel bilgiyle alâkalı haklarına tecavüz edemeyecek.”
Bu kanundan önce Çin’de kişisel verileri koruyan herhangi bir yönetmelik bulunmuyordu. Yeni kanun, bu eksikliği gideriyor ve verilerin korunmasıyla ilgili ilkelerin standarda kavuşturulması, güncellenmesi ve uygulamaya konulması konusunda atılan önemli bir adımı ifade ediyor. Kanun, ilhamını esasen 2018’de Avrupa Birliği’nde yürürlüğe girmiş olan Avrupa Genel Veri Koruma Yönetmeliği’nden alıyor.
Çin İletişim Üniversitesi siber güvenlik komitesi üyesi olan, aynı zamanda okulda hukuk profesörü olarak çalışan Han Xinhua, “Yönetmeliklerin birçok yönden birbirine benzediğini, örneğin bunların kişisel verileri net bir biçimde tanımladıklarını, hassas bilgilerin işlenmesiyle ilgili kuralları ortaya koyduklarını, güvenlik tedbirlerinin alınmasını şart koştuklarını, hangi verilerin ne kadar süre depolanacağına dair bir açıklama sunduklarını, ayrıca tüm bu hususları düzene sokacak veri koruma memurlarının istihdam edilmesini sağladıklarını,” söylüyor.
Bu tür bir hamle Batılıları şaşırtsa da Çin’de yaşayanlar için olağan, zira bu türden tedbirler, zaten yıllardır ülkede hararetli bir biçimde tartışılmış konular. Xinhua, bu noktada çıkartılan kanunun esasen Batı’nın standartlarına uyum gösterme çabasının veya yabancı ülkelere tavizde bulunmaya yönelik bir adımın değil de, “Çin içerisinde ortaya çıkan baskılar”ın bir neticesi olduğu üzerinde duruyor. Ayrıca söz konusu tartışma bitmiş değil, zira kanun, yakın gelecekte şekillenecek genel çerçeve olarak iş görecek.
Xinhua, kanunu dijitalleşmenin ve dijital şirketlerin elde ettikleri büyük başarının teşvik ettiği, Çin toplumunda iktidar yapılarının yeni bir dizilime kavuştuğu süreç bağlamında ele alıyor. İddiasına göre söz konusu gelişme, dijital denilen sahadaki güç ilişkilerini değiştirdi. Neticede “Sanayi toplumunda kamusal iktidardan ve özel haklardan müteşekkil iki kutuplu yapının yerini, kamusal iktidardan, özel iktidardan ve özel haklardan müteşekkil üçlü yapı aldı.” Xinhua’ya göre bu üçlü yapı dâhilinde artık önemli olan, bireyin ve sahip olduğu hakların diğer iki kutup karşısında güçlendirilmesi ve iktidarla çıkarlar arasında belirli bir dengenin tesis edilmesi.
Çin, yolsuzlukların üzerine gitmeye ve hukuk düzenini güçlendirmeye çalışıyor. Bu yönde ortaya koyduğu çabalar da süreçte önemli bir rol oynuyor. Sinoloji uzmanları Daniel Fuchs ve Frido Wenten’a göre Şi Jinping rejimi, “sert ve kapsamlı yolsuzlukla mücadele kampanyası yürüten” bir rejim.
Çin’de çıkartılan ve Avrupa Birliği’nde yürürlükte olan Genel Veri Koruma Yönetmeliği’nden ilham alan yeni kanun, bireylerin dijital şirketler karşısında sahip oldukları haklarını güçlendiriyor. Ama bir yandan da kanun, parti ve devlete liderlik eden yapı açısından iki amaca hizmet ediyor:
1. Kanun, halkın kurumlara yönelik güvenini artırmayı amaçlayan, yolsuzlukla ve suiistimallerle mücadelede önemli bir yere sahip;
2. Güçlü dijital şirketlere haddini bildirmek suretiyle kanun, hükümetin dijital hizmetleri yaygın biçimde kullanan halkın müdafisiymiş gibi görünmesini sağlıyor.
Dijital Şirketlerin Terbiye Edilmesi
Son yıllarda Çinli dijital şirketler, “kişisel bilgileri işleyen güçlü unsurlar” olarak kabul ediliyorlar. Bu ise Çin Komünist Partisi’nin ve devletin başındaki isimlerin toplumsal düzenin temel aldığı dengeye yönelik potansiyel tehdit olarak gördükleri bir husus. Bu dijital şirketler, Çin hükümetiyle karmaşık, çetrefilli bir ilişkiye sahipler. Son dönemde güçlerindeki artış yakından izleniyor, hatta gerektiğinde bu şirketlerin gücü sınırlanabiliyor. Örneğin 2020 yılının sonunda hükümet, Çinli Alibaba grubunun iştiraki Ant Finansal Hizmetler grubunun ilk halka arzına kısa süreliğine mani oldu.
Çin Komünist Partisi’ne göre, günümüzde Çin toplumundaki temel çelişki, “dengesiz ve yetersiz kalkınma ile halkın daha iyi bir hayat yaşamakla ilgili olarak yüzleştiği, giderek artan ihtiyaçları arasında cereyan ediyor.” Partinin yürüttüğü “refahı ortaklaştırma” kampanyasında amaç, zenginle fakir arasında son yıllarda giderek açılan mesafeyi kapatmak. Aynı zamanda bu kampanya, iktidar ve yönetim mekanizmalarını en uygun hâle getirme ve ekonomiyi dengeleme yönünde ortaya konulacak çabaları da içeriyor. Bu da Çinli dijital şirketlerin biriktirdikleri serveti ve güçlü tekelleri sınırlamak anlamına geliyor.
Son yıllarda partinin lider kadrosu, teknoloji sektörünün çok fazla nüfuza sahip olduğunu, komünist partinin temel değerlerinden uzaklaştığını düşündüğü her momentte bu sektöre saldırdı. (bkz. Dördüncü Makale).
Siber Uzayın Kontrol Altına Alınması
Dijital şirketlerin yüzleştikleri en etkili hasım, interneti düzenleme yetkisine sahip güçlü bir kurum olarak, Çin Siber Uzay İdaresi. Kurumun elindeki yetkiler son dönemde artırıldı ve kendisine yurtdışında faaliyet yürüten büyük Çinli teknoloji şirketlerini izleme, gerektiğinde bu şirketlerin borsaya kayıt olmasına mani olma yetkisi verildi.
Öte yandan Çin Sibey Uzay İdaresi’nin elindeki yetkiler, ABD ve AB’de faal olan muadil kurumlardan daha kapsamlı. Kurum, sadece beş yıl önce kurulmuş olan Çin İnternet Yatırım Fonu’nun (CIIF) asıl sahibi.
CIIF, son dönemde sosyal medya platformu TikTok’un sahibi olan Pekin merkezli şirket ByteDance’in iştirakinin hisselerinin yüzde birini ele geçirdi. Fonun bu iştirakteki yüzdelik birlik hissesi, kendisine ülke içerisinde kısa süreli video işinde faal olma imkânı sunan önemli lisansları elinde bulunduran bir birimin yönetim kurulunda üç koltuktan birine isim atama yetkisi sunuyor. Bu türden “altın hisse senetleri”, sahiplerine ilgili şirketler üzerinde muazzam bir nüfuza sahip olma imkânı veriyor.
CIIF, bugünlerde yatırımlarından “aşırı kârlar” elde etme arayışından uzak duruyor. Bu hamle ise esasında hükümetin Çin’deki teknoloji şirketlerinde görülen “kontrolsüz büyüme”ye ve “sermayedeki aşırı artış”a mani olma politikasının bir yansıması.
Economist isimli iş dünyası dergisinin yaptığı bir analizde, ABD’de Federal Haberleşme Komisyonu veya Federal Ağ Ajansı gibi düzenleme kurumlarının, ayrıca AB’deki kurumların, şirketlerde hisseye sahip olmayı, yönetim kurulu üyelerini atamayı ve işletme politikalarına müdahale etmeyi akıllarına bile getiremeyeceklerinden bahsediliyor.
Bir Taşla İki Kuş Vurmak
Avrupa ve ABD’nin dijital şirketlerin gücünü düzene sokmak için mücadele yürüttüğü koşullarda, benzer bir süreç Çin’de de işliyor. AB’de Genel Veri Koruma Yönetmeliği, ABD’de ise tröst aleyhtarı kanunlar yürürlükte, fakat bir yandan da buralarda birbirinden alabildiğine farklı olan toplumların dijital şirketlerin millîleştirilmesi konusunda ortaklaştığı ile ilgili bir tartışma sürüyor.
Bir yandan Çin, Alibaba, ANT, Didi ve TikTok gibi örnekler dâhilinde güçlü adımlar atıyor. Devlet, stratejik plânlama konusunda sahip olduğu iradeden vazgeçmek istemiyor, dolayısıyla, ülkedeki dijital ekonomiye haddini bildiriyor. Ama bu türden çabalar, bir yandan da başka bir soruna yol açıyorlar. Hukuk düzeninin genel kapsamını genişletmeye yönelik çabalar, Mao’nun yürüttüğü kampanyalara benzeyen, destekleyici hukukî adımlarla karşılanıyor.
Bireyin dijital şirketler karşısında sahip olduğu hakları güçlendirmek suretiyle Çin Komünist Partisi ve devletin başındaki kadrolar, esasen bir taşla iki kuş vurmaya çalışıyorlar: hem şirketlerin gücünü kontrol altına alıyorlar hem de kendilerini yeni dijital dünyanın bağımlısı hâline gelmiş Çin orta sınıfını savunan güç olarak takdim ediyorlar.
Timo Daum
25 Kasım 2022
Sıradaki yazı: “Çin’in Sosyal Kredi Sistemi”