Loading...

Emperyalist Hegemonyadaki “Millî Petroller”imiz


-Em. Tuğa. Vedii Bilget’e saygıyla…

 

Türkiye çapında Millî Petrollerimiz ile ilgili kapsamlı stratejik çalışma kaygısını göstererek harekete girişen ve bu çabaları somut olarak değerlendirmek için adım atan ilk kişi, Deniz Kuvvetleri bünyesinden yetişmiş “nev-î şahsına münhasır/sui generis” subaylardan biri olan Tuğamiral Vedii Bilget olmuştur. Tam bir kitap kurdu olup, sosyoloji entelejantsiası vasfına sahip devrimci demokrat birey olarak 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında konunun önemini silah arkadaşları olan Oramiral Kemal Kayacan ve Koramiral Bahattin Özülker’e de açmıştır. Böylece “Amiraller Triosu” konunun derinlemesine hazırlanıp; Türkiye halkının bu can alıcı stratejik konuda bilinçlendirilmesi için ödün vermez güvenilir yurtsever devrimci olarak saygı duydukları Prof. Muammer Aksoy’u Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na çağırarak görevlendirmişlerdir. TPAO Genel Müdürü İhsan Topaloğlu ile paralel olarak Prof. Aksoy, konu üzerine belgeleri toparlayarak çok kapsamlı bir dosyayı Amirallere sunmuştur. Amiraller, dosyayı hükumete sunmak için hazıra almışlardır.

Ve/fakat 28 Nisan Devrimci Gençlik Hareketi ve 27 Mayıs öğrenci liderlerinden Dr. Memduh Nabi Eren tarafından sürekli olarak tıbbî kontrol altında tutulan; Dr. Eren’in anlatımı ile “bir delikanlı gibi sıhhatli bir kalbe sahip olan”; Amiral Bilget’in yakın dostu olup, onun da anlatımı ile “uzlaşmacılığı yanında anti-emperyalist bir kişiliğe sahip demokrat bir asker” olan Adalet Partisi Genel başkanı emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala, 1964 AP Genel Kongresi öncesi aniden rahatsızlanıp “kalp krizi”(!?) sonucu vefat etmiştir (O yıllarda, CHP-AP koalisyon Hükümetine “evet” diyerek siyasal istikrar için çaba göstermişti. Diğer taraftan, 5 Haziran 1964’te ABD Başkanı Johnson ünlü mektubunu Başbakan İsmet İnönü’ye göndererek TSK’nın Kıbrıs çıkarmasını önlemişti –Kıbrıs’ın jeo-stratejik önemi, Yakın-Doğu’daki bütün petrol bölgesini kontrol altında tutabilen bir üs konumunda olmasındandır).

Gümüşpala’nın yerine, AP seçim kulislerinde ABD Başkanı Johnson ile kol-kola fotoğrafları dağıtılan; II. Emperyalist Yeniden Paylaşım Savaşı sonrası ve “Soğuk Savaş”ın en kızgın yıllarında ABD Başkanı olan emekli General D.D. Eisenhower tarafından, CIA’nın önermeleri doğrultusunda dünyanın çeşitli ülkelerinde “American Interest”ı (Amerikan Çıkarları) savunacak liderler ve bürokratlar yetiştirmek amacı ile kurulmuş (1953) olan Eisenhower Exchange Fellowship’in Türkiye’den ilk bursiyeri, Ankara Mason Bilgi Locası kütüğünde 15. Sayfada, 43 Sıra ve 48 Mat. No ile kayıtlı, Amerikan Morrison firmasının eski müdürlerinden, su işleri mühendisi Isparta-İslamköylü Dolaksızgillerden Süleyman Sami Demirel; İstanbul Mason Localarından üstad-ı muhteremi, sabık DP İstanbul milletvekillerinden ve kamuoyuna “teneke yolsuzluğu” adı altında yansımış olan Türkiye’nin ilk “hayali ihracat” vurguncusu, 1971 yılında tutuklanmasına az bir zaman kala “yukarıdan” aldığı bir “tüyo” ile kapağı İsviçre’ye atma başarısını göstermiş, Türkiye’deki “işadamı-mafia-siyasetçi” çetesinin piri Mıgırdıç Şellefyan’ın özel gayretleri ile 28 Kasım 1964’de AP Genel Başkanlığı koltuğuna oturacaktı. 1965 yılı başında, S.S. Demirel’in ilk icraatı koalisyonu bozmak oldu. Ardından yapılan 1965 seçimlerinde sarı sendikacıların, tarikatların ve feodal büyük toprak sahipleri aşiretlerin desteğiyle tek başına iktidarı alarak Başbakanlık koltuğunu kaptı.

S.S. Demirel’in siyasal yaşamında Pera Palas Oteli’nin özel bir yeri vardır. Amerikan Konsolosluğu’na komşu olan tarihî otelde siyasal yaşamının en gizli görüşmeleri yapılmıştır. Kendisi Türkiye’nin “çobanı” olmaya devam ederken “baba”lardan M. Şellefyan’ın özel muhasebecisinin “özel” zarflarını odasında kabul etmişti. Bu zarfların içeriği hiç bir zaman öğrenilemeyecektir.

Cumhurbaşkanı emekli General Cemal Gürsel, AP hükümetine ters düşmeye başlayınca zaten iyi olmayan sağlığı birdenbire ağırlaşmıştı! Kalp rahatsızlığı nedeni ile uçağa hiç binmemesi gerekirken 1966 Mart’ında “tedavi maksadı”(!?) ile ABD’ye götürülüp-geriye getirilmesi neticesince komaya girecekti. Sağlık nedeni ile Gürsel’in yerine Cumhurbaşkanlığına getirilen Amerikancı emekli General Cevdet Sunay’ın ardından Nisan 1966’da bir başka Amerikancı emekli General Fuat Doğu da MİT’in müsteşarlığına atanıyordu. Böylece “Amiraller Triosu”nun önayak olduğu “millî petrol” harekâtı da sümen altına itiliyordu.

“Millî Petroller”imiz konusunda Türk kamuoyu on yıl uyutulmuş ancak Bülent Ecevit’in 12 Mart faşist darbesine karşıt sol oyları toparlayarak 1973 seçimlerini kazanıp Başbakan olması sonucunda oluşturulan CHP-MSP koalisyon hükümeti sırasında gündeme gelebilmiştir. Yine 16 Mart 1971’de 4 general 8 albayla beraber emekliye ayırılmış olmasına karşın Koramiral Vedii Bilget’in çabaları sonucu harekete geçilmişti. 2 Mart 1974’te Cumhurbaşkanı emekli Amiral Fahri Korutürk, MİT müsteşarlığına emekli Amiral Bahattin Özülker’i atamıştı. Amaç, MİT içindeki Amerikan işbirlikçisi hainleri temizlemek, böylece siyasî provokatörler ile iktisadî mafiaya karşı mücadeleyi daha etkin hâle getirmekti (16 Haziran 1974’de M. Şellefyan ile Ruben Asa’nın Elen’e döviz kaçırdıkları tespit edildi.) Deneyimli ve ön görülü bir stratejist olan Amiral Bilget’in enerjisi ve zamanın Deniz Kuvvetleri Komutanı olan Oramiral Kemal Kayacan’ın desteği ile Prof. Muammer Aksoy’un toparlamış olduğu “Millî Petroller” dosyası, o zaman TRT Genel Müdürü olan İsmail Cem İpekçi’ye iletilmiştir. Cem, en kısa sürede belgeleri TV dizisi hâline getirmiş, böylece dizinin ilk bölümü TV’de yayımlanarak Türk kamuoyu bilgilendirilmeye başlanmıştır.

12 Temmuz’da ABD, “Afyon Ekimi” yaptırımlarına paralel olarak Türkiye’ye yardımı kesti. 15 Temmuz’da Kıbrıs’ta Kissinger-CIA ikilisinin organize ettiği EOKA-B/Sampson faşist darbesi yapıldı. 20 Temmuz’da Kıbrıs Barış Harekâtı’na başlandı. Bu kaos arasında ABD’ye davet edilen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Deniz Baykal’ın dönüşü sonrası, ısrarlı isteği sonrası “Millî Petroller”imiz belgeselinin gösterimine TV’de son verilecekti. Kıbrıs’ta sıcak çatışmalar arasında Cem direndiyse de Ecevit’ten destek bulamamıştı. Cem’in siyasal çizgisi içinde önce Baykal, çok sonra da Ecevit ile yolunu ayırmasının nedenleri arasında bu çatışma var mıdır, bilemiyoruz! Ama Baykal’ın, 1978’de Ecevit hükümetinin Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanlığına atandığını biliyoruz. Ayrıca Cem’i tasfiye etmeye azmetmiş belli güçler “Sabetaist” parodisini sahneye koyacaklardı. Amiral Bilget’e göre ise bu konuda yurtsever ve demokrat yegâne tutarlı siyasetçi oydu (Geçmişte “Yörük” olarak tanıtılmış Amerikan kaynaklı Moon tarikatı üyesi Baykal’ın nedense pek irdelenmeyen işbirlikçilik dosyası kabarıktı. Bu ayrı bir makale konusudur!)

Bu sırada, Dr. Memduh Eren tarafından devamlı sağlığı kontrol altında tutulan ve sağlık sorunu olmayan MİT Müsteşarı emekli Koramiral B. Özülker’in, 21 Eylül 1974’de Samsun’da bir otel odasında “kalp krizi”(!?) sonucu vefat ettiği haberi basında ertesi gün yer aldı… Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan, kendisinin de yakından tanıdığı Amiral Özülker’in CIA tarafından “Kimyasal Operasyon” olarak adlandırılan ve “kalp krizi”ne neden olan işlem ile öldürüldüğünü açıklamıştır. Ayrıca bitişik odada kalan refakatçi asker kökenli MİT görevlisinin adını (E.A.) vererek, soruşturmanın derinleştirilmesini istemiştir. Bugüne kadar bu konuda soruşturma açılmamıştır… Bu “Amiraller Triosu”nun ilk kaybı olmuştur. Kasım ayı ortalarında Ecevit hükümeti istifa etmiştir. Cem görevden alınmış, görevine iade davasını kazandığı hâlde Milliyetçi Cephe faşistleri yürütmeyi uygulamamışlardır. Daha sonra yerine gelen MSP’li muhafazakâr Nevzat Yalçıntaç da istifa edince bu sefer plâna uygun olarak MHP yandaşı Eisenhower Exchange Fellowship bursiyeri olan Şaban Karataş atandı. Karataş’ın adı, İsviçre’de yayımlanan protestocu eski CIA görevlilerinin çıkarttığı CIA Insider dergisinde; Türkiye medyasındaki CIA ajanları listesinde Ahmet Kabaklı (Tercüman), İlhan Çevik (Turkish Daily News), Tekin Erel (Son Havadis), Metin Toker (Milliyet) ile beraber yazılmıştı. Milliyetçi Cephe’nin ilk icraatlarından biri, bir profesöre 100 milyon TL ödeyerek var olan “Millî Petroller” dosyasının tam zıddı bir rapor hazırlatmak olmuştur. Böylece hem ABD, hem Saudiler, hem de Zionistler memnun ve tatmin edilmiş oluyorlardı.

“Amiraller Triosu”nun hocası Prof. Muammer Aksoy’un, ABD’nin büyük çıkar provokasyonu Körfez Krizi-Büyük Petrol Savaşı arifesinde katlettirilmesi “anlamlı”dır. Aksoy’un katli üzerine Em. Kur. Yar. Talat Turhan, oyunun kimler tarafından tezgâhlandığını gayet iyi bildiği için derhal harekete geçmiş ve iki yıl basında önemli açıklamalar yapmış ise de özellikle “sosyal demokrat” geçinen popülist “Atatürkçü”lerin “üç maymunlar”ı sürmüştür.

“Amiraller Triosu”nun son kaybı emekli Oramiral Kemal Kayacan olmuştur. Adı 12 Martçılar arasında bulunmasına karşın, Kemalist “9 Martçı”lar ile sürekli dirsek temasında bulunmuştur. 12 Mart Muhtırası’ndan üç gün sonra yakalanan Deniz Gezmiş’in hapishaneden kaçırılıp, bir askerî uçakla İsviçre’ye kaçırılmasını organize etmiştir. D. Gezmiş’in yakın akrabası olan Dr. Memduh Eren, Kayacan ailesinin hem aile doktoru hem de yakın dostu olduğu için durumu Av. “CastroNuri aracılığıyla Gezmiş’e ilettiyse de, son ana kadar Kemalist “9 Martçı” subayların darbe yapıp kendilerini kurtaracakları inancı hiç sarsılmamış olan Gezmiş’in öneriyi reddetmesi üzerine uygulamadan vazgeçilmiştir. “9 Martçı”ların anti-komünist kaypaklığı üzerine Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın da hem Gezmiş hem de M. Çayan’a ikazları olmuştu. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın öncülerinden olarak Yakın-Doğu’da ABD plânlarını bozan askerlerden biri olarak, 1974 sonunda emekli olunca CHP milletvekili olarak siyasete katılmıştır. Kıbrıs Barış Harekâtı günlerine rastlayan 29 Temmuz 1992’de üç devlet teröristi kiralık katil tarafından katledilmişti. Bunun NATO Stay Behind Ergenekon şebekesinin cinayetlerinden bir başkası olduğundan hiç şüphemiz yoktur! Katiller ve azmettiriciler kontr-terör çetelerinin üyeleridir…

Halid Özkul

10 Mart 2001*

Karşıyaka

* Yazıldığı tarihte hiç kimse basmaya cesaret edememiştir. Geçen 22 yılda, yazının tazeliğini koruyor olması Türkiye’de solcu soytarılığının yüz karası; proleter devrimci çizgisini sürdürenlerin ise yüz akıdır. Okuyucular isterler ise yazıda kapalı olan yerlerin açınımlarını içeren açıklama makalesinin kaleme alınması olabilirlik kazanacaktır…