Dünyamız 1990’da “Pirus zaferi” ile hegemonyasını ilân eden Amerikan İmparatorluğunun, genel siyasal iktisat anlatımı ile 2003’te “kâr hadlerinin hızla düşüşüne” paralel olarak küresel ekonomik krize girdi. Hâlen daha çıkabilmiş değil. Nedeni başka derin boyutların varlığı… Ama tarafların siyasetteki krizlerinin kaynağı da bu derin boyutun iktisadî krizi. Kısacası, görebilenler için “devrim çanı” tokmakları bütün şiddeti ile vuruyor ama fırtınanın şiddetinden, yani asıl vurması gerekenler ortada yok! Devrimci güçler, bu yeni “teori-pratik-praxis” sürecinde ne yapacaklarını bilmiyorlar. Çünkü eskimiş “yöntemler” ile yeni modern üretim güçleri ve ilişkilerinin sonuçlarını devrime götürmek imkânsız. Onun için globalist malî oligarşinin uygulamaya koymaya çalıştığı strateji ve taktikleri körlemesine engellemeye çalışıyorlar. Taksim-Gezi sosyal başkaldırı olgusunun nesnel gerçekliğinin kendiliğinden patlayan fırtınalarında neyin, ne olduğunu bilmedikleri için hâlâ savrulup duruyorlar. Egemen sınıfların, kökenleri yüzlerce yıla dayanan “gönüllü biat” için “senaryolar” manzumesinin icraatı olan “komploları” bile doğru tarif edemiyorlar. CIA üflemeli birileri: “komplo teorisi,” diyor, genellikle kerameti hep Batı’da arayan bizim devekuşları korosu çığırıyor: “evet, evet senin söylediğin KOMPLO TEORİSİ”…[1]
Hâlbuki ortada “teori” falan yok, de facto “eylem” var. Daha bunun bile farkında değiller. “Operasyon” var yani, –her ne kadar anlamları farklı olsa da– “politika/siyaset” uygulaması var. İşte bizim çok uzun yıllara yayılan fakat suskunlukla geçiştirilen kitaplarımız, çoğunuzun nedense hiç uğraşmayı göze almadığınız istihbarat savaşlarının sınıfsal kökenlerinden, ekonomik kaynaklarından başlayarak; ezilen, sömürülen ve yönetilen işçi ve emekçi kitleye karşı hangi biçimler altında ve nasıl kullanıldığını bilimsel olarak anlatmaya, kavratmaya; yani belleğe yerleştirmeye çalışan bir uğraşın ürünüdür.[2]
Şu anda bizim için söz konusu olan, Nesnel-Gerçekliğin bilgi-bilimselliği ışığında, “bugün” önümüzde duran ve Geleceğimizi tayin edecek olan Mesele(Affair)yi, Sorun (Problem) olmaktan çıkarmak için akıl/bilgi/bilinç yolu ile çözmektir. Yoksa “yarın” bizim tarafımızdan yakalanamayacaktır. Hiç şüphesiz ki, bir başkaları/yabancılar yakalayacak, bizim sözüm ona “devrimcilerimiz(!)” de diğer “küçük adamlar” gibi, yine olayların kuyruğuna takılacaklardır… Diğer taraftan ve bir başka açıdan da, ayrıntılarda gizli olan gerçeklerin açıklanmasında amansız bir “deli” olanlar, her zaman “komplo teorileri üretmek” ile suçlanmışlardır. Neyse ki, tarih de her zaman sarmal-dönemsel bir sürecin sonunda bu “delileri” doğrulamıştır. Fakat “resmî tarihin” “akıllıları” da yine her zaman bunu “görmemez-liğin-suskunluğu” ile geçiştirmişlerdir. İşte bu açıdan, “Haber alma/İstihbar-at”ın bir “Komplolar” manzumesi içinde incelenmesi zorunluluğu doğmaktadır. Niçin?
Sözlük karşılıkları ile Komplo: Bir kimse, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, gizli düzen. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plandır.[3] Türkçede kullanılan ses uyumu ile bu kelime İtalyancadan uyarlanmıştır. Komplo: Plot (İng.), Complot (Fra.), Komplott (Alm.) olarak yabancı lisanlarda karşılığını bulmaktadır. Masonik-Anglo-Sakson, protestan-misyoner Redhouse[4] lûgatında ikinci karşılığı Conspiracy (Fesad maksadı ile yapılan gizli ittifak, suikast, fitne, ahval uygunluğu veya elbirliği) olarak belirtilmektedir. Fransızca, Cospiration: Hükümete karşı gizli fesat, ortaklaşa entrika, uygunluk elbirliği, şeklinde açıklanmıştır.[5] Konspiratör’ün de Türkçede tam bir karşılığı yoktur. Bu, anarko-nihilist bireyin eylemine denk düşen özgün kavramdır. Komplo, çok geniş-kapsamlı bir eylemi, konspirasyon ise sonuçta bu eylemi haklı kılacak olan daha dar kapsamlı bir eylemi ifade eder. [Dikkat edilecek olursa, Komplo’yu açıklar iken sık-sık Fesat ve Entrika kelimeleri de geçmektedir. Fesat(Arap.): Bozukluk, ortalığın birbirine düşüp karışması, genel olarak devletin kişiliğine karşı işlenen suçlar (TDK). Karışıklık, bozukluk, yolsuzluk (TDTC.1934). Entrika (Fra.): Bir işi sağlamak veya bozmak için girişilen gizli eylem, dolap, şeytanlık, marifet, el altından görülen iş’tir.] Sonuç olarak “komplo” asla bir “teori” değildir; tastamam politik bir eylemdir…
Kavramların, Nesnel-Gerçeklikle bağıntılarını Yeni Dünya Düzeni adlı yapıtımın[6] “Ekler” bölümünde açıklamıştım. Başka bir açıdan çok kısa olarak değinirsek, “Kelimeler, üretim ilişkilerinden/insan(lar)ın emek-gücü faaliyetlerinden doğmuş iletişim/anlatım araçları olan simgelerdir.” En basit anlamı ile faaliyetlerden doğan “Eylemlerin” simgelenmesidir. “Eylemlerin” nitelendirilmesidir. “Eylemlerin”/ifade bütününün/formlaşmış tarzı olan cümlelerin yapı taşlarıdır. Lisanların ayrıntılarını biçimlendirirler. İnsan(lar)ın üretimleri onların özü, ilişkileri de tezahürü ise; doğal olarak bu tezahür, sınıflar mücadelesini de ifade eden kavramları da seslendirir.
İktisadî/Siyasî/Toplumsal/Tarihsel/Enerjik/Uzaysal açıdan baktığımızda belli bir periyot içinde egemen olan üretim güçlerine sahip olan sınıf; doğal olarak kendi sınıfsal hegemonyası için üretim ilişkileri içinde her türlü ideolojik (başta devlet olmak üzere) yapıyı ve aygıtı kullanacaktır. Sonuçlarda ortaya çıkan casusluk örgütlenmeleri ve faaliyetleri de eylem biçimlerini içeriğe göre şekillendirirler. Ne ki, insan(lar)ın bütün faaliyet ve eylemlerinin birikimi nicelik olarak Bilgi’yi üretir. Egemen/Hegemonyacı sınıf; aynı zamanda yoğun-bilgiyi de elinde tutandır. “Bilginin” yoğunlaşıp-merkezîleşmesi, yine onu maddî bir güç hâline getirir. Bu maddî güç, hiç şüphesiz onu kullanan sınıfı üstün kılar. Günümüzde bu maddî gücün yönlendirilmesi Medya dediğimiz (devletin “dolaylı” ideolojik) baskı aygıtı tarafından icra edilir. Medya, “Haber alma”; Gizli Servisler/Güvenlik Örgütleri, “İstihbarat” eylemlerinde bulunurken, her türlü “entrika” ve “fesata” zemin hazırlarlar ya da genellikle uygularlar. Çünkü bir eylem biçimi olarak “Komplonun” tezahürüdürler. “Komplonun” yaşama geçirilebilmesi için gönüllü ya da bordrolu “konspiratörlere” gerek vardır. Bunun için, literatürde bunlara özellikle bordrolularına “ajan-provokatör” denir. “Komplo ‘teorileri’ üretilir”; ama “teori” olarak değil, fiilen eylemsel olarak; bu çok doğaldır ve de ‘doğrudur’!
Ne ki, İlksel Ortakçıl Toplum içinde; diğer bir deyişle yeniden üretim süreci içinde, toplumsal mülkiyetin, kişisel “özel” mülkiyete dönüştürülmesi ile bunun sonucunda Asya Tipi Toplum, Köleci Toplum, Feodal Toplum, Kapitalist Toplum, Devletçi Sosyalist Toplum (ya da Köylü-Komünisti) türemiş ise; bu “Komplo” pragmatiği (faydacı eylem) olmadan, olamazdı. Bu açıdan “Komplo”, sınıflı toplumların doğmasından itibaren var olmuştur. Sınıflar var oldukça da var olacaktır. Çünkü hiç bir azınlık, çoğunluğa tahakkümünü başka türlü başaramaz/kabul ettiremez. Çok doğal olarak; toplumsal mülkiyeti özel mülkiyetleri biçiminde gasp etmiş ve artık-değeri kâr olarak bu gasp hanelerine ustaca ekleyerek sabit sermayelerini arttıran burjuvazi, oyunlarının her açığa çıkışında ortalığı “komplo teorileri üretiliyor” diye karıştıracaklardır. Bir takım “küçük adamların” (ya da gazeteci Serdar Turgut’un deyimi ile “televolecilerin”) bunu kabul edip-etmemelerinin hiçbir “kıymet-i harbiyesi” yoktur. Çünkü “Komplo teorilerini” üretenler, bu ‘teorileri’/daha doğrusu eylemleri açıklayanlar değil, bizzat gizemselleştirmekten sınıfsal çıkarları olanlardır.[7]
İşte tam da bu noktadan devrimci saflara sızan cerahat konspirasyondur. Konspiratörlük, komplo ile provokasyon (kışkırtma) arasında yer alan bir fesattır. Yaşamını burjuva diktatörlüğü ‘komplosunu’ açıklamaya ve yıkmaya, emekçi saflardaki konspiratör-provokatör gibi anarko-nihilist cerahatlardan temizlemeye adamış olan devrimci-bilim insanı Karl Marx bunu şöyle ifadelendirmektedir:
“Aşikârdır ki, bu konspiratörler devrimci proletaryayı teşkilâtlandırmakla yetinmezler. Faaliyetleri bilhassa devrimci processusü [süreç. –yn.] vaktinden önce bitirmek, onu sunî olarak buhrana kadar götürmek, ihtilâl şartları olmaksızın bir ihtilâl yapmaktan ibarettir. Bunlar ihtilâlin simyacılarıdırlar ve evvel zamandaki simyacılarda olduğu gibi bunlarda da zihni teşevvüşler [kargaşa. –yn.] ve sabit fikirler vardır.”[8]
Max Beer, devam ederek ekliyor:
“Buna binaen, bir profesyonel konspiratörün sık sık küçük bir atlayışla polise aylıkla hizmet eden bir hafiye oluşuna şaşmamalıdır; bir şey ki sefalet ve hapis, tehditler ve vaitler bu atlayışı kolaylaştırmaktadır. Konspirasyonlarda işkillik sisteminin son derece gelişmesi bundandır; o konspirasyonlar ki, üyeleri bazen içlerinden en iyi arkadaşlarını polisin adamı sanırlar ve aralarına sokulan hakikî hafiyelere de tam emniyet beslerler.”[9]
İşte bunun içindir ki, neyin ne olduğunu gayet iyi bilmek, zorunluluktur. Onun için, Akıl/Bilgi/Bilinç; Coşku/Duygu/İrade’nin önünde olmalıdır. İzafî-Nesnel-Gerçeklik zorunlu olarak kavranmalıdır. Duyduğuna inanmak yerine; gördüğünü öğrenip-bilmek, akıl/beyin süzgecinden geçirmek; mantıkla değil, yöntemle ‘Yol’u bulmak; bireyselliği, evrenselliğin içinde eritmek zorunludur. Biz-Merkezci (Socia-center) anlayışlar, duygusallıkla beslenen sürü-psikolojisinin oluştuğu “ahıllardır.” Bu “ahıllar” ne kadar yaygınsa, sınıfsal “komplonun” her türlü “Haber alma” ve “İstihbarat” faaliyetleri, istediği gibi fesat, entrika, hile, provokasyon ve konspirasyon tezgâhlayacak-besleyecektir. Günümüzde bu, “Psikolojik Savaş” olarak adlandırılıyor. Bu psikolojik savaşı da egemen/hegemonya sahibi sınıfların “Gizli Orduları” yönetiyor ve uyguluyor. “Komployu” evcilleştirerek ona “Senaryo” diyor. Amacımız, bu tezgâhı gözler önüne sererek, “gizemsellikten” çıkarmaktır. Çünkü “üç kişinin bildiği bir şey, asla gizli değildir.” Yeter ki, “küçük adam” bilmek istesin...
İşte bu; yukarıda arz ettiğimiz kısır döngü kırıldığı an, hâkim sınıfların “komplolarını” yürüten psikolojik savaş da onların yenilgisi ile sonuçlanacaktır. Bu, akıl/bilgi/bilinçten kaynaklanan devrimci-dinamizm sorunudur, kilidi çözecek olan bilinçli-uygulamadır (praxis)...[10]
Halid Özkul
10 Ağustos 2023
Dipnotlar:
[1] Halid Özkul, Globalist Karşı-Devrim, Nergiz Yayınları, İkinci Basım, 2017.
[2] Halid Özkul, a.g.e.
[3] Dictionnaire Larouse, Milliyet, 1994, s. 1416.
[4] İngilizce-Türkçe, 1966, s. 200.
[5] Büyük Sözlük, Milliyet, 1990.
[6] Halid Özkul, Yeni Dünya Düzeni, Anahtar Kitaplar, Kasım 1992.
[7] Diğer yandan, emperyalist ülkelerin legal strateji enstitüleri tarafından üretilen coğrafî-stratejik siyasî açınımlar olan senaryolar ise olası “komploların” planlanması için yapılan beyin jimnastiğinden başka nedir ki?
[8] Max Beer, Sosyalizmin ve Sosyal Mücadelelerin Genel Tarihi, Çeviren: Galip Üstün, Can Yayınları, 1989. s. 72.
[9] Max Beer, a.g.e., s. 73.
[10] Halid Özkul, Gizli Ordular–CIA, Sorun Yayınları, İkinci Basım, 2003.