Loading...

Filistin Galiptir


Filistin davası, siyasî bağımsızlığını Arap devletlerinin 1967 yenilgisi üzerine, mecburen kazanmış; bu tarihten sonra kendi göbeğini kesmiştir. Bugüne kadar, yıllar içerisinde değişen stratejik müttefikler edinmiş ancak direnişin kaynağı kendi toprağı ve halkı olagelmiştir. 1967 yenilgisinden sonra direniş örgütlerinin gelişmesi, 1970 Kara Eylül’ünden sonra Lübnan’ın direniş üssüne çevrilmesi, 1978 Camp David emperyalist uzlaşısını intifadaların takip etmesinin sebebi öz gücüne dayanmasıdır.

Geçtiğimiz aylar oldukça sancılıydı. Filistin direnişinin müttefikleri ağır yaralar aldılar, komutanlar şehit edildi, ikmal hatları darbelendi. Bu toz duman altında, direnişin göbeğinde yer almayan kamuoyunda, artık Filistin davasının tasfiye edilmesinin işten bile olmadığı kanaati yerleşmek üzereydi. Hemen öncesinde İsrail Maliye Bakanlığı, Gazze’nin kuzeyine yerleşmek üzere bütçe çalışmaları yapıyor; yerleşimci Siyonistler Gazze açıklarında botla keşif turları yaparak paylaşım plânlarını işletiyorlardı. Öyle ya, artık Filistinliler Sina’ya sürülüyordu!

Filistin çökmeyince emperyalistlerin iç çelişkileri ayyuka çıktı; Ocak 2025’e gelindiğinde görüldü ki:

1- 150 bini aşan can kaybına ve milyonlarca insanın güneye sürülmesine rağmen soykırım plânı çökmüştür,

2- İsrail Ordusu esirleri teslim alamamıştır, zira göğüs göğse çarpışmaktan kaçınmaktadır, ileri teknolojileri amaçlarına yetmemiştir,

3- Camp David ve ek olarak 2005 Anlaşmasından bu yana Filistinlilere ait olan, Gazze’nin nefes borusu Refah’taki Philadelphia Koridoru’na İsrail tarafından ilelebet el konulamayacağı görülmüştür,

4- Gazze’yi ikiye bölen ve 7 Ekim sonrası işgali simgeleyen Netzarim Koridoru İsrail tarafından tutulamamaktadır,

5- Filistin silâhlı direnişi ayaktadır.

Netanyahu’nun Aksa Tufanı’ndan hemen önce, Eylül 2023’te G20 Zirvesi için sunumunu yaptığı ve sonrasında Eylül 2024’te 79. BM Genel Kurulu’nda gösterdiği haritalarda Filistin toprakları yutulmuş ve üzerinden Hindistan’dan başlayan enerji koridoru geçer vaziyetteydi. Netanyahu’nun BM kürsüsünde eline aldığı kalemle çizdiği kırmızı boya, bu aşamada Gazze’den silinmiş oluyor.

7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı öncesinde, Eylül 2023’te zirve sayılara ulaşan idarî tutuklular da dâhil olmak üzere, bugün Mervan Barguti, Ahmed Saadat gibi liderlerin serbest bırakılması müzakere ediliyor. Binlerce tutsağın İsrail zindanlarından çıkması gündemde.

Bir ay önce Suriye düştüğünde muktedir nutuklar atan Netanyahu, hükûmetini ve özgürlüğünü kaybetme tehlikesiyle yüz yüze. Anlaşmaya direniyor.

2023 Ekim’inden önce dünya kamuoyunun gündeminden giderek düşen, bölge devletlerinin emperyalist merkezlerle kurduğu antlaşmaların satır arasına sıkışmakta olan Filistin davası, her yönüyle dünyanın merkezine yer etmiştir. Öyle ki, emperyalist kampın lider ülkesinde göreve başlayacak olan Donald Trump, Filistin’de silâhların susmasını ‘zafer’ olarak görmektedir. Bu durum onlar için “sorun”un büyüklüğünü göstermektedir.

Her şeyden öte, İsrail’in eninde sonunda bölgeden sökülüp atılacağı artık netleşmiştir. Siyonist terör düzeninin varlığını sürdürmesi, bölgede mutlak bir sindirme sağlamasına bağlı idi, bu yönde bir yılı aşkındır attığı şiddetli adımlar, doğrudan merkezde çökmüştür. Ateşkes antlaşması yürürlüğe girer veya girmez; emperyalizmin ileri karakolu, kapitalizmin ideolojik kutbu ve her türlü terör metodunun merkezi olan İsrail siyaseten yenilmiş, dünya halkları nezdinde mahkûm edilmiş; teknolojisi, suikastları ve bombardımanları boşa çıkmıştır.

Filistin halkı galip gelmiştir.

Gökçe Kutlu

17 Ocak 2025

Fotoğraf: Netanyahu, Eylül 2024’te 79. BM Genel Kurulu’nda Gazze’den geçen IMEC güzergâhını (“Yeni Ortadoğu” başlığıyla) gösteriyor.