İsrail’in Gazze Soykırımı, Hamas ve Nedenleri


7 Ekim 2023’te Hamas’ın silahlı gücü Kassam Tugayları, “Aksa Tufanı” adını verdikleri beklenmedik bir askerî operasyonla İsrail’in çelik kubbesini aşarak yenilmezlik efsanesini yıktı. Hamas, saldırı için 1973’teki savaşın (Yom Kippur) yıldönümünü ve Yahudilerin dinlenme ve ibadet günü Şabat’ı seçti. 1200 kişiyi öldürüp 240 sivil ve askeri rehin almasından sonra, ABD ve AB emperyalizminin desteğini arkasına alan apartheid devlet İsrail, geniş kapsamlı bir askerî operasyon ile Gazze’nin kuzeyini işgal edip insansızlaştırmaya başladı. İşgal ve soykırım, tüm acımasızlığıyla hâlen daha devam ediyor. On binlerce sivil öldüğü gibi, 1 milyondan fazla sivil de yeniden göçebe durumuna düştü.

Uzunluğu 41 km, genişliği ise 6 ile 12 km arasında değişen Gazze Şeridi’nin 363 km²’lik alanında 2.375 milyon insan yaşıyor. Dünyanın km²’ye en çok insan düşen coğrafyasıdır.

ABD’nin 2003’te Irak’a müdahalesi sonrası Ortadoğu’nun siyasî, askerî ve ekonomik dengeleri tamamen değişti. Hatta Avrupa’dan Japonya ve Çin’e uzanan bölgeler de dâhil olmak üzere, dünya çapında oldukça etkili bir yansıma da yarattı. Soğuk savaştan 32 sene sonra, bugün oluşan küresel güç dengesi çerçevesinde, ABD elebaşılığındaki emperyalizm, Türkiye ve Mısır da dâhil olmak üzere Doğu Akdeniz kıyı şeridinde herhangi bir siyasî ve askerî gücün bulunmasına izin vermiyor. Çünkü ABD’den Avrupa’ya, Çin’den Japonya’ya, G-7 ülkelerinin enerji güvenliği buna bağlı. ABD-İran anlaşmazlığı, Basra Körfezi yoluyla Batı’ya ihraç edilen petrolün güvenliğini önemli ölçüde tehdit ediyor. Bu nedenle Batı’nın yeni enerji güvenliği stratejisi, Körfez yoluyla ihraç edilen bölge petrolünün, boru hatları ile Doğu Akdeniz’e (İsrail’e) akıtılması ve buradan ihraç edilmesidir. Bu bağlamda Hamas’ın kontrolündeki Gazze Şeridi’nin ne anlama geldiği açıktır. 7 Ekim eylemi vesile edilip, Gazze Şeridi Hamas’tan temizletilip burada İsrail kontrollü bir yönetim kurulacaktır. Daha sonraki aşamada Gazze’deki 1 milyon mülteci Filistinli, havuç veya sopa stratejisi ile El Fetih’in yönettiği Batı Şeria’daki Filistin bölgesine göç ettirilecektir. Böylece burada kurulacak Filistin devletinin deniz ile irtibatı kesilecektir. Bu operasyonlar tamamlandıktan sonra sıra Lübnan Hizbullah’ına gelecektir.

Hamas veya resmî adıyla İslâmî Direniş Hareketi, Filistin Ulusal Yönetimi’nde, seçimle belirlenmiş Filistin parlamentosunda çoğunluğu elinde tutan Filistinli paramiliter bir direniş örgütü ve Sünnî İslâmcı siyasî partidir. Mısır merkezli Müslüman Kardeşler Örgütü’nün (İHVAN) Gazze koludur. Örgüt kuruluş bildirgesinde amacını, 1948 savaşı sonrası İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarında “Filistin İslâm Devleti” kurmak, İsrail devletiyle kalıcı bir barış anlaşmasını reddetmek olarak açıklıyordu. Sadece İsrail devleti değil doğrudan Yahudiler de hedef alınıyordu. Örgüt 1987 yılında İsrail’in işgaline karşı yaygın protestoların damgasını vurduğu ilk intifada sırasında Filistinli imam ve aktivist Ahmet Yasin tarafından kuruldu. Kuruluş, FKÖ’nün gücünü ve prestijini zayıflatacağı için İsrail tarafından da desteklendi. Kuruluşundan itibaren İsrail’e karşı intihar saldırıları ve çeşitli zamanlarda askerî operasyonlar yaptı.

Öncelikle cevaplanması gereken soru şudur: Doğu Akdeniz’deki bu küçük toprak parçası için neden bu kadar kan dökülmekte ve kontrolsüz güç kullanılmaktadır? Bilindiği üzere kriz ve savaşlar asla tesadüfi değildir. Bunlar uzun zamandır çözülemeyen sorunların, azaltılmayan gerginliklerin ve güç merkezlerinin uzun vadeli çıkarlarının sonucudur. Savaşların amaçları her zaman jeopolitik bir boyuta sahiptir. Bu perspektiften bakarak Hamas’ın saldırısı ve İsrail’in orantısız mukabelesini analiz etmek gerekir.

Hamas, eylemin birkaç farklı sebebi olduğunu açıkladı. Bunlardan biri, İsrailli yerleşimcilerin Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya girmesine tepki göstermek. Bir diğer sebep de Batı Şeria ile Doğu Kudüs’deki Filistinlilere gösterilen kötü muamele, ayrıca İsrail güvenlik güçlerinin Batı Şeria’daki saldırıları ve Gazze şeridine uygulanan kuşatmayı kırmak. Zahiri nedenler bunlar olmakla birlikte kilit rol oynayan belirleyici bir etken daha var. İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki barış sürecini ortadan kaldırma çabası Hamas ve İran için her zamankinden daha gerekliydi. Hamas ve İran’a göre, İsrail ile bir anlaşmaya varılması hâlinde diğer Arap ülkeleri de adım atacak ve bu normalleşme, Filistin’i ve Filistinlileri de facto yok sayma anlamına gelecekti. Bu Hamas için oyunun sonu olacaktı. İran’ın, Ortadoğu’nun tüm bölgeleri ve ötesindeki gücü ve nüfuzu için büyük bir olumsuz etki doğurabilecekti. Kuvvetle muhtemeldir ki Hamas, 7 Ekim eylemiyle Ortadoğu’nun, İran’a düşman ve Filistin davasını unutan yeni bir Arap-İsrail ekseni etrafında yeniden yapılandırılmasını engellemiş oldu. Filistin meselesine Filistinliler olmaksızın nokta konulması projesini rayından çıkardı.

Siyonist İsrail’in Gazze’ye soykırım yaparcasına saldırısına gelince, ilk elde birkaç neden sayılabilir: Birincisi, Gazze’nin deniz yetki alanı içinde bulunan doğalgaz rezervinde tam söz sahibi olmak. İkinci neden, açmayı düşündüğü ikinci Süveyş kanalı projesi. Üçüncüsü IMEC projesini güvenceye almak. Bu üç proje de İsrail için stratejik bir öneme sahip. Hamas, talihsiz 7 Ekim eylemiyle İsrail’e bu üç amacı gerçekleştirebilme şansını verdi.

Gaza Marine, Gazze deniz yetki alanı içinde bulunan bir doğalgaz alanına verilen isim. Gaza Marine, Gazze kıyılarına 36 km uzaklıkta. Avrupa’nın 30 sene enerji ihtiyacını karşılayacak doğalgaza sahip. Bu bölge Oslo Mutabakatı gereği Filistin yönetiminin yetki alanında olmasına rağmen İsrail bugüne kadar Filistin yönetiminin bu alana fiziksel olarak erişimini güvenlik gerekçesiyle engelledi. Şimdi Gazze’yi insansızlaştırarak doğalgaz kaynaklarını ele geçirmeyi amaçlıyor.

Saldırının ikinci nedeni açmayı düşündüğü 2. Süveyş Kanalı (Ben Gurion Kanalı). Kanalın, Akabe Körfezi’nden başlayıp Akdeniz’e ulaştığı yer Gazze Aşkelon bölgesi. Gazze’yi temizlediği zaman açılacak kanal ile küresel petrol, tahıl ve nakliye tedarik yolları üzerinde muazzam bir etkiye sahip olacak. Ayrıca büyük gelir elde etmeyi amaçlıyor.

Üçüncü neden, IMEC projesi. Çin’in deniz kuşak yol projesine alternatif bir proje. Hindistan’ın Mumbai Limanı’ndan deniz yoluyla Dubai’ye, takiben demiryoluyla S. Arabistan ve Ürdün’ü geçerek İsrail limanlarını, oradan da deniz yoluyla Avrupa’yı hedefleyen bir proje. İsrail Hamas’ı yok ederek projenin güvenliğini sağlamayı amaçlıyor.

Özetlemek gerekirse, İsrail’in Gazze Şeridi’ne müdahalesini iki başlıkta toplayabiliriz:

1. İsrail’in fizikî güvenliği ve bölgedeki stratejik çıkarlarını korumak maksadıyla, İran’dan Suriye-Lübnan-Gazze Şeridi’ne ve Suriye-Irak-Suudi Arabistan-Ürdün’e uzanan, İran’ın ideolojik, siyasî, ekonomik ve askerî zincirinin kırılması ve yok edilmesi.

2. Batı’nın ve kendisinin enerji güvenliğini sağlamak maksadıyla, Türkiye’den Mısır’a uzanan Doğu Akdeniz kıyı şeridinin kalıcı olarak kontrol altına alınması.

Son Yerine

Hamas, Ortadoğu’da ABD emperyalizminin stratejik ortağı, haydut apartheid devlet İsrail’e karşı silahlı mücadele veren, bağımsız bir Filistin devleti kurmayı hedefleyen meşru bir direniş örgütüdür ve desteklenmelidir (Kastedilen aktif destek değildir). 7 Ekim eylemi, sonuçlarından bağımsız olarak tamamen meşrudur. Onun İslâmî bir örgüt olması veya programındaki Yahudi düşmanlığı bu niteliğini değiştirmez. Ancak Yahudilerin varlığını reddetmek günümüz bölge gerçekleriyle de bağdaşmaz. Şu da bir gerçek ki, satılmış El Fetih yönetimi ve ABD’ye endeksli Arap devletlerinin desteği olmadan kurtuluş mücadelesinin sonuç vermesi günümüz koşullarında bir hayli zordur. Halklar arasında barışı sağlayacak tek çözüm, 1948 öncesi sınırlar baz alınarak, o topraklarda bağımsız Filistin devletinin kurulmasıdır.

Ahmet Hulusi Kırım

9 Şubat 2024