Loading...

Kafkaslarda Değişen Dengeler


Rusya-Ukrayna arasındaki savaş üç senedir devam ederken, Orta Doğu’da değişen dengelerden sonra, sıranın Kafkasya’ya geldiği anlaşılıyor. Bilindiği gibi, Rusya’nın Ukrayna savaşı ile meşgul olması nedeniyle Suriye’ye verdiği desteği geri çekmesi, Esat rejiminin devrilmesi ve bölgede Siyonist İsrail’in stratejik üstünlüğü ele geçirmesiyle sonuçlanmıştı. Şimdi de Rusya’nın savaşta olmasını ve güç kaybetmesini fırsat bilen ABD elebaşılığındaki Batı emperyalizmi gözünü yeniden Güney Kafkasya’ya dikti.

21. yüzyılda, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin enerjiye olan ihtiyaçları çok büyük oranda arttı. Yeni bir Orta Doğu olmamakla birlikte, Batı’nın elindeki en önemli petrol sahası olup, yakın gelecekte tükenecek olan Kuzey Denizi rezervlerinin yerini almaya aday Hazar’daki enerji kaynakları ve hidrokarbonlar Güney Kafkasya’nın stratejik önemini daha da artırdı. Yapılan hesaplara göre, tüm dünyadaki enerji rezervlerinin, bugünkü tüketim hızı ile elli yıl ömrü kaldı. Çin ve Hindistan’ın gelişme seyrinin devam etmesi hâlinde enerji kaynaklarının ömrünün daha da kısalacağı tahmin ediliyor.

21. yüzyılın Orta Doğu’su diyebileceğimiz Kafkasya’da, SSCB’den kopan üç devlet; Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan jeopolitik tablonun önemli aktörleridir. Azerbaycan, Hazar Denizi havzasının ve Orta Asya’nın zenginliklerini içeren “şişenin” girişini kontrol eden, yaşamsal önemdeki “tıpa” olarak tanımlanabilir. Ermenistan; Kafkasya’ya açılan kilit, Türkiye’nin Turan yolu üzerinde stratejik bir engel, Kafkasya jeopolitik tablosunun önemli bir oyuncusudur. Gürcistan ise Karadeniz ile Kafkas ülkeleri arasında köprü ve Kafkasları kontrol açısından stratejik bir konumdadır. Bu özellikleriyle bölge, hem enerji kaynakları hem de Rusya’yı güneyden çevrelemek isteyen emperyalist ABD ve Primakov doktrinine göre, bölgeyi yumuşak karnı olarak gören Rusya için büyük önem taşımakta olup, alt emperyalist Türkiye’nin de hedefleri arasındadır. Bölgenin merkezî önemini kavrayan Rusya, gerek SSCB döneminde gerekse sonrasında, bölgenin üç devletinin desteğiyle, jeopolitik dengeyi büyük ölçüde kendi lehine çevirmişti. ABD tarafından güneyden kuşatıldığını hisseden Rusya’nın amacı, yakın çevresini, yani tüm Kafkasya’yı stratejik denetime alarak Çarlık Rusya’sından beri süre gelen jeopolitik gelenekleri sürdürebilmektir. ABD’nin jeopolitik çıkarı ise bölgeyi Rusya’nın etkisinden çıkarmak, enerji zengini Güney Kafkasya’yı emperyalizmin çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn edip Orta Asya’ya ulaşabilmektir.

Son Ermeni-Azeri savaşına askerî olarak katılan Türkiye’de Turancılık, devletin resmî ideolojisi olarak, İttihat ve Terakki’den beri hep var oldu. Türkiye, ölümcül Turan fantezisi gereği, Azerbaycan yoluyla Hazar Denizi’ne, oradan da Orta Asya’daki Türkî cumhuriyetlerine ulaşmayı hedefliyor. Diğer yandan da Azerbaycan ve Orta Asya’dan gelip Batı’ya gidecek enerjinin terminal ülkesi olmayı hayal ediyor. Ermeni toprağı Zengezur koridoru, Türkiye’nin Orta Asya’ya ulaşmasını engellediğinden koridorun açılmasında ısrar ediyor. Türkiye, Ermenistan’ı Azerbaycan ile kontrol altına alma peşinde. Azerbaycan’ın 2020 ve 2023 senelerindeki saldırılarının asıl nedeni bu stratejik hedeftir. Bu nedenle Türkiye, Azerilerin haksız savaşını Azerbaycan ordusunu eğiterek ve fiilen son savaşa da katılarak destekledi.

Güney Kafkasya’da dengeler, Ermenistan’da Batı yanlısı Peşinyan’nın başbakan olması ile değişmeye başladı. Yukarı Karabağ’ın kaybıyla sonuçlanan 2023’deki savaşta Rusya’nın gerekli desteği vermemesi, Ermenistan’ın Rusya’dan yana stratejik pozisyonunu değiştirmesiyle sonuçlandı. Azerbaycan, Batı ile Rusya arasında denge politikası izlerken, ilişkiler 2024 senesinde Azerbaycan yolcu uçağının Kazakistan’da düşürülmesiyle bozulmaya başladı. Azerbaycan, Rusya kabul etmese de uçağın Rusya tarafından düşürüldüğünü iddia etti. Daha sonra Rus güvenlik güçlerinin iki Azerbaycan vatandaşını Moskova’da işkence ile katletmesi üzerine, 2025 senesinde taraflar medya ofislerinde operasyonlar yapıp kültürel faaliyetleri askıya alarak karşılıklı notalar verdiler. Bu arada Azerbaycan ile Ermenistan da yaptıkları görüşmeler sonucunda, Zengezur koridorunun açılması da dâhil, ihtilaflı konularda büyük oranda anlaşmaya vardılar. Peşinyan’ın Ankara’yı ziyareti de anlaşmayı perçinlemiş oldu.

Gelinen aşamada, bölgede Rusya lehine olan dengeler değişmiş olduğundan, Rusya-Ermenistan-İran ekseni dağılmış gibi görünüyor. Böylece Azerbaycan-Gürcistan-Ermenistan’dan oluşacak Güney Kafkasya zinciri ile Rusya’yı güneyden, İran’ı kuzeyden kuşatmak mümkün olacaktır.

Gerek Orta Doğu gerekse Kafkasya’daki gelişmeleri ve Rusya-Ukrayna savaşını, iki emperyalist devletin, ABD ve Çin’in arasında yapılacak “3. Paylaşım Savaşı”nın ayak sesleri olarak görmek gerekiyor. Hegemonyası gerilemekte olan ABD, bir yanda kendi cephe gerisini tahkim ederken, diğer yandan Çin’in stratejik ortakları Rusya ve İran’ı pasifize ediyor. ABD’nin tek süper güç olma pozisyonunu muhafazası ancak Orta Doğu ve Kafkasya’da petrol ve doğalgaz aktarımını kontrol etmesi, Pasifik’te ittifaklarını güçlendirmesiyle mümkün olabilecektir.

İsmi konmamış bu savaşta emperyalist Rusya ise Ukrayna savaşından başını kaldırdıktan sonra, yumuşak karnı Kafkasya’da dengeyi kendi lehine çevirebilmek için; karşıt unsurların bloke edilmesi, sosyo-politik ortamın destabilize edilmesi ve sert güç kullanmak da dâhil, her türlü enstrümanı kullanacaktır.

Ahmet Hulusi Kırım

17 Temmuz 2025