Çeşitli tarihi ve politik şartlar yüzünden Marksizmin, uzun bir süre içine kapandığı, resmi ve kalıplaşmış bir yorumun yaratıcı Marksist düşünce ve yöntemin yerini aldığı bilinmektedir. “Reel sosyalizmin” çöküşünden sonra geriye dönüşlerin, bilimin, felsefi düşüncenin ve sanatın ortaya koyduğu meselelerin marksist yöntemle ele alınarak daha geniş ve bilimsel bir açıdan çözülmesi zorunluluğunun şiddetle hissedilmesi resmi ve kalıplaşmış yorumun aşılmasını ve kaynaklara dönülmesini gerekli kılmıştır. “Marks’a dönüş” sloganı, Marksist yöntemin önemi ön plana geçmiş, Marx ve Engels’in özellikle gençlik eserleri inceleme konusu haline gelmiştir. Bundan ötürü Marksizm bir dogma değil, eyleme kılavuzluk eden bir yöntemdir sözü genel bir ilke olarak benimsenmiştir.
Marksizmi kuranların öz düşüncelerine ve dünya görüşlerinin çekirdeğini teşkil eden gençlik eserlerine, aradaki aracıları kaldırarak yapılan bu dönüş hareketi, kalıplara zorla sokuşturulan tahrifatların ele alınarak açıklanmasını sağlayan bir zenginleşme ve derinleşme hareketidir. Marksizmin ilk eğilip bükülmesi Marx’ın ölümünden sonra İkinci Enternasyonal tarafından Marx’ın komünist toplumun birinci aşaması dediğine sosyalizm, komünist toplumun daha yüksek bir aşaması dediğine komünizm denilerek yapıldı. Marx’ın terminolojisi bu şekilde çarpıtıldıktan sonra teoriyi tahrif etmenin yolu açıldı. Oysaki Marx 1875 senesinde kaleme aldığı Gotha Programının Eleştiri’sinde komünist toplumun içerisinde iki aşamadan bahsetmiş ve birinci aşamaya sosyalizm dememiştir.
“Kapitalist toplum ile komünist toplum arasında birinden ötekine devrim yoluyla geçiş Dönemi yer alır. Buna bir siyasal geçiş dönemi tekabül eder ki burada devlet Proletaryanın devrimci diktatörlüğünden başka bir şey olamaz.” (Gotha Programının Eleştirisi)
Marks Sosyalizm ile Komünizm terimlerini geleceğin komünal insanlığını adlandırmada birbirlerinin yerine geçen eşanlamlı terimler olarak kullanmıştır. Marks hiçbir yazısında komünist toplumun birinci aşamasına sosyalist toplum dememiştir. İkinci enternasyonal sosyalist toplum terimini komünizmin ilk aşaması olarak koyarak teoriyi tahrif etmiştir. Oysaki sosyalist toplum ne komünist toplumun ilk aşamasıdır ne de dönüşüm dönemiyle ilk aşamanın toplamıdır. Bütün aşamalarının içinde olarak komünist toplumun kendisidir. Marks’ın yazdıkları, özüne sadık kalarak okunduğunda, devrimci dönüşüm dönemi yani proletarya diktatörlüğü bittikten sonra komünist toplumun birinci aşamasının başlayacağı sonucu çıkar.
İkinci Enternasyonalden tam kopamayan Lenin de “Devlet ve Devrim” kitabında Marks’ın net olarak tanımlanmış terminolojisi yerine İkinci Enternasyonal icadı bulanık terminolojiyi kullanmıştır. İkinci Enternasyonal, insanların dönüştürüleceği uzun devrimci dönüşüm dönemini kavramadığı için onun yerine tek ülkede ekonominin devlet mülkiyeti altında yeniden örgütleneceği kısa bir taktiksel geçiş sürecini koymuştur. İkinci Enternasyonalcilere göre siyasal iktidarın alınıp üretim araçları üstünde devlet mülkiyetinin kurulmasıyla komünist toplumun birinci aşamasına geçilebilecektir. “Sosyalizm için uğraşırken biliyoruz ki, sosyalizm gelişerek komünizme varacak ve bu nedenle genel anlamda insanlara karşı zor kullanma gereği, insanın insana, nüfusun bir bölümünün öteki bölümüne boyun eğme gereği, insanın insana, nüfusun bir bölümünün öteki bölümüne boyun eğme gereği ortadan kalkacaktır. Çünkü insanlar, zor kullanımı ve boyun eğme olmaksızın, toplumsal yaşamın temel koşullarına uymaya alışmış olacaklar. (Lenin Devlet ve Devrim)
Devlet ve Devrim, komünist toplumun birinci aşamasına geçişin yaşanacağı devrimci dönüşüm dönemi ile komünist toplumun birinci aşamasını birbirine karıştıran bulamaç bir teori ileri sürmüştür.
Lenin Devlet ve Devrim de komünist toplumun birinci aşaması içinde cüzi kapitalist azınlık, kapitalist alışkanlıklarını korumak isteyen kibar tabaka, yozlaştırılmış işçiler, asalaklar, zengin çocukları dolandırıcılar, kapitalist geleneklerin öteki koruyucuları olacağını, herkes toplumsal üretimi yönetmeyi bilmediği için birinci aşamada (sosyalist aşama) yöneten bir kesim olacağını varsaymıştır. Yani devlet sönmemiştir ve katkıya göre dağıtımı örgütlemek için, üretim araçlarının ortak mülkiyetini korumak için, emeği toplum üyeleri arasında bölüştürmek için, insanların toplum için çalışmayı öğrenmeleri için devlete ihtiyaç vardır. Oysa Marks’a göre komünist toplumun hiçbir aşamasında devlet yoktur.
Lenin proletarya diktatörlüğünü komünist toplumun birinci aşamasının bitip ikinci aşamasının başlamasına kadar uzatmıştır. Marks’a göre sınıfların, devletlerin yöneten ile yönetilen ayrımın ortadan kaldırılması yani komünal insanlığın yaratılması proletarya diktatörlüğü döneminde gerçekleşir. Devlet ve Devrim, proletarya diktatörlüğü döneminde gerçekleşmesi gerekenleri komünist toplumun birinci aşamasına taşıyarak Marks’ın teorisini bozmuştur.
Devlet ve Devrime göre, sosyalizm için uğraşırken (komünizmin ilk aşaması) sosyalizm gelişerek komünizme varacak ve bu nedenle nüfusun bir bölümünün öteki bölümüne karşı zor kullanma gereği ortadan kalkacaktır. Çünkü insanlar, zor kullanımı ve boyun eğme olmaksızın, toplumsal yaşamın temel koşullarına uymaya alışmış olacaklar.
Marks komünal faaliyet bilincinin yığınsal olarak üretilmesini, komünist toplumun birinci aşamasına bırakmaz. Marks’a göre birinci aşamaya geçiş, insana yabancılaşmış faaliyete karşı proletarya diktatörlüğü dönemi boyunca derinleşecek olan inatçı, çok boyutlu, bütün insanlığı dönüştürücü eleştirel, devrimci, kurucu mücadelelerin yaşanacağı uzun bir toplumsal devrim döneminin tamamlanmasıyla mümkün olacaktır. Böyle bir dönüşüm, ancak pratik bir hareket içinde, bir devrim içinde hayata geçebilir. Bu devrim yalnızca egemen sınıf başka bir yolla devrilemediği için değil fakat aynı zamanda, onu deviren sınıf geçmiş çağlardan beri biriken kirden kendisini ancak bir devrim içinde arındırmayı başarabileceği ve toplumu yeni bir biçimde kurmaya uygun hale gelebileceği içinde gereklidir. Bu dönemde komünist bilinç yığınsal olarak üretilmedikçe birinci aşamaya geçiş mümkün değildir.
Dünya, toplumsal çapta uzun bir dönüşüm süreci geçildikten sonra varılacak komünist toplumun birinci aşamasında, artık cüzî kapitalist azınlıktan, kibar tabakadan, yozlaştırılmış işçilerden asalaklardan vb. zor kullanarak boyun eğdirmekten bahsetmek mümkün değildir. Bütün aşamalarıyla komünist toplum sınıfsız, devletsiz bir toplumdur.
Sosyalist toplumsal devrim mücadelesi açısından devlet, pratikte adım adım inkâr edilerek ortadan kaldırılması gereken bir baskı unsurudur. Bu unsuru ortadan kaldırma mücadelesi, devletin gasp ettiği toplumsal güçleri siyasal biçimlerden soyarak topluma geri döndürmek demektir. Dar siyasi akılla kurtuluşu arayan bazı hareketler, devlet iktidarını ele geçirerek toplumu yukardan aşağı dönüştürmeyi hedefleyen ütopik sosyalist hareketlerdir. Devlet İktidarını bir darbeyle ele geçirdikten sonra diktatörlük kurarak düzeni değiştirmenin ideoloğu Babeuf ve Blangui’dir.
Proletaryanın sınıf diktatörlüğü, proleter yığınların yönetim işlerine müdahil olarak devleti pratikte inkâr mücadelesini ilerletmesi demektir. Devleti inkâr mücadelesi aynı zamanda, devlet merkezli siyasetin ve devlet iktidarını ele geçirmeye odaklı partilerin de eleştirisini içermek durumundadır.
Marks’a göre gerçek halk devriminin ilk koşulu devleti devralıp kullanmak değil paramparça etmeye girişmektir.
“Benim on sekizinci Brumiyer’in son bölümüne bakarsan göreceksin ki, bir dahaki Fransız Devriminin bürokratik askeri makineyi artık bir elden öteki ele transfer etmeye değil, fakat paramparça etmeye girişeceğini ilan ediyorum. Kıta’daki her gerçek halk devriminin ilk koşulu budur.” (K.Marks Kugelman’a Mektup)
Ahmet Hulusi Kırım
11 Ağustos 2022
*Bu yazı daha önce www.gazetekok.com ‘ da yayınlanmıştır.
Kaynaklar
K. Marks - Gotha Programının Eleştirisi.
Lenin - Devlet ve Devrim.
K. Marks, F.Engels - Alman İdeolojisi.
K. Marks - Fransa’da İç Savaş.
K. Marks - 1844 Felsefe El Yazmaları.
K. Marks - Kugelmann’a Mektup.
Y. Zamir - Devletçi Sapma.