Loading...

Milliyetçilik, Ulusalcılık ve Yurtseverlik


Öyle bilinç yaralanmaları yaşıyoruz ki, ülke çarpıtılmış kavram mezarlığına döndü. Örneğin ‘sivil toplum örgütü’ kavramı. Kötü şöhretli JİTEM’in eski komutanının başında olduğu militarist bir örgüt, sivil toplum kuruluşu sayılıyor bu memlekette. Heyhat! Yaşamın birçok alanında olduğu gibi kavramlar dünyasında da ülkemizde kargaşa yaşanıyor. Bu kimi zaman bilgisizlikten, çoğu da bilinçli çarpıtmadan kaynaklanıyor. Örneğin Milliyetçilik-Ulusalcılık-Yurtseverlik...

Son yıllarda bu kavramlar genel anlamlarından soyutlanarak ele alınmakta. Oysa ki hem siyasal tarih içinde hem de Türk siyasal bilincinde özel anlamları var. Ancak ne gariptir ki, birikimlerinden soyutlanarak politik dürtüyle yeni anlamlar yükleniyor.

Milliyetçilik

Milliyetçiliğin kendine özgü bir tarihi vardır. Siyasal kuramın önemli isimleri milliyetçiliğin siyasal düşünce ve sosyolojiyle olan ilişkisini incelemiştir. Milliyetçilik, iki önemli konuda fonksiyon ifa ederek oluşmuştur. İlki,  Fransız İhtilâli ile burjuvazinin bağıdır, ki milliyetçilik burjuvazinin ortaya çıkışında ana etmen rolü oynar. Diğeri de 20. yüzyılda ulus-devletlerin ortaya çıkışında en önemli kurucu eleman olması.

Milliyetçilik tüm siyasal kavramlar gibi üretilmiş ve süreç içerisinde siyasallaştırılmıştır. Bir sistematiği olmadığı gibi doktriner bir yapıya da sahip değildir. Pragmatik olduğu için hızla popülist hâle gelerek dejenere modellerini de bu aşamada üretir.

Türkiye’de milliyetçilik üç büyük evrimden geçmiştir. 1908 Meşrutiyet dönemi sonrası ortaya çıkan Türkçülük, 1930’larda CHP’nin ırkçı-etnisist modeli ve 1965 Soğuk Savaş döneminde kendisini gösteren politik-popülist örgütlenme modeli.

Ulusalcılık

Bu kavram Batı siyasal tarih ve literatüründe yoktur. Tamamen bize özgüdür. Millet sözcüğü ulus diye Türkçeleştirilince milliyetçilik de ulusalcılık diye karşılanmıştır. Ulusalcılık,  milliyetçiliğin zaman içerisinde erozyona uğraması sebebiyle Kemalist çevreler tarafından üretilmiştir. Milliyetçiliğin dünyada ve Türkiye’de sağ bir ideoloji olarak algılanması ve MHP ile özdeşleşmesi, kendine sol bir nitelik kazandırmak isteyen çevrelerin milliyetçiliklerini ‘ulusalcılık’ olarak tanımlamasına yol açmıştır. Ulusalcılık, ‘sol Kemalizmin’ süreç içerisinde geldiği kaygan zeminde ürettiği tutucu ideolojik pozisyonun ifade olanaklarından birisidir.

Yurtseverlik

Yurtseverlik, milliyetçiliğin doğrudan Amerikan modelidir. Anglosakson dünyasında ‘vatan’ anlamına gelen bir ‘patrie’ sözcüğü yoktur. Amerikan siyasal kültüründe neo-con’larca şiddetlendirilen patriotizm vardır, ki bunun Türkçe karşılığı yurtseverliktir. Kavramı milliyetçilik olarak karşılamak ise yanlış olmayacaktır. Hatta ‘patriotizm’ bizdeki katı milliyetçiliğe de denk düşer.

Yurtseverlik, ülkemizde 1970’lerde sol kesim tarafından milliyetçiliğin içerdiği etnisite algılamalarından arınmış olarak kullanılmıştır.

Bugün bu anlamlar yer değiştirmiş durumdadır. Tarihsel olarak milliyetçilik, bir etnik grubun siyasal egemenliği için öne çıkar. Tarihsel anlamda onu en kanlı ideoloji hâline getiren neden de budur. Oysa bugün, ülkemizde milliyetçilik bu anlamını muhafaza etmekle birlikte sosyolojik bir nitelik de kazanmıştır. Bu bakımdan toplumsal ideoloji formasyonunu yitirmekle beraber varoşların sağ politik açılımının dayanağı hâline geldi. Ulusalcılık ise tamamıyla siyasallaştırılıp milliyetçiliğin geçmişte oynadığı role soyundurulmak istenmektedir. Yurtseverlik, kendisine sosyolojik bir taban ararken, Türkiye ise bugün popülist-lümpen bir milliyetçilikle bürokratik-ideolojik bir ulusalcılığın arasına sıkışmış durumdadır.

Ahmet Hulusi Kırım

22 Ekim 2023