Loading...

QR Kod


Şu anda karşı karşıya olduğumuz durum çok daha kötü.  Gündem ID2020’in hormonlu hali. Bu, qr kodunun - ajanda ID2020 dahil her şeyin qr kodlanması - ve en kişisel verilerinizin, sağlığınızın, kişisel davranışlarınızın, alışkanlıklarınızın - nerede olduğumuzun ve hatta nereye gitmeyi planladığımızın kayıtlarının dünya çapında ele geçirilmesidir. Hiçbir şey qr koddan kaçamayacak. Kimse bundan bahsetmiyor.

Sessizce, ısrarla ama artık kaçınılmaz bir biçimde hayatlarımıza sızıyor.

Peki bu rezil ID2020 nedir? Dijital kimlik için bir platform olarak genellenmiş (Covid) “aşılamayı” kullanan bir elektronik kimlik programıdır. Program, yeni doğanlara taşınabilir ve kalıcı biyometrik bağlantılı bir dijital kimlik sağlamak için mevcut doğum kaydı ve aşılama işlemlerinden yararlanıyor.

Gündem ID2020, her şeyi her şeyle bağlamayı, nihayetinde gezegendeki 7.9 milyar insanın verilerini kapsamayı ve birbirine bağlamayı, gitgide bireysel ve toplumsal veri bankaları oluşturmayı hedeflemektedir; bunlar son derece kişisel verileriniz, banka hesap bilgileriniz, iş bilgileriniz, davranış eğilimleriniz, adli kayıtlarınız, arkadaşlarınızla ve ailenizle ilişkileriniz gibi bir bireyle veya grupla bağlantılı olabilecek ve izlenip kontrol edilebilecek her şeyin sonsuz akışını içerir.[1][2]

Var olmayan bir virüse karşı yoğun ve artık bildiğimiz gibi zorlayıcı, hatta zorunlu bir "aşılama" programı, iyi çalışılmış bir psikolojik korku dürtüsü eşliğinde, her gün, 7/24, insanları diz çöktürmeye uğraşıyor.

Bu iki yıldır devam ediyor. Bu kampanyadan sorumlu medya, ilgili hükümetler tarafından fazlasıyla sübvanse edilmiş ve yozlaştırılmıştır ve bu satın alınmış medya organlarından biri ya da diğeri mevcut eğilimden vazgeçerse göz açıp kapayıncaya kadar yok olup silinecektir.

Zorla maske takmak - maskeler hayati önem taşıyan oksijenin emilimini engellediği için tehlikelidir - ve sosyal mesafe insanların özsaygısını azaltarak onları daha da itaatkâr ve uysal hale getiriyor.

Hükümet, grafen oksit içeren sözde mRNA gen değiştirici ve elektromanyetik öldürücü bir madde ile mümkün olan en kısa sürede ve mümkün olan en sık aralıklarla "aşılanmalarını" sağlamak için insanlara yalan söylüyor.


Bu zehirli madde insanları gerçekten de öldürecektir (bkz. - İspanyol "Beşinci Kol"un bulguları). Bu başlı başına önceden planlanmış, duyulmamış boyutlarda bir suç, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. İkinci Dünya Savaşı sonrası 1945-1946 Nuremberg duruşmalarını hatırlatmaktadır.

Son iki yılda yaşanan zulüm ve vahşetin insanlık tarihinde eşi benzeri yoktur. Dünyanın dört bir yanına yayılmıştır ve bu nedenle birçok açıdan korkunç savaş suçlarını gölgede bırakmaktadır.

QR Kod

Gündem ID2020, aşılama mağdurlarının bu devasa gözetim programının ilk aşaması olarak,  çoğu ülke tarafından sessizce benimsenmiş olsa da, ID2020'yi "Hızlı Yanıt" veya QR kod adı verilen dünya çapında tek tip dijitalleştirilmiş bir platforma evriltmenin zamanı geldi. Google buna hormonlu barkod diyor.

Barkod bilgileri yatay olarak tutarken, QR kod bunu hem yatay hem de dikey olarak yapar. Bu da QR kodun barkoda kıyasla katlanarak daha fazla bilgi tutmasını sağlar.

Tehlike de burada yatıyor: QR kod, hayatınız boyunca ürettiğiniz veya biriktirdiğiniz tüm bilgileri, çıplak gözle okunamayan tek bir kare koda sığdırabilir. Sadece ilgili otoritenin istediği şekilde belirli verileri okumak üzere ayarlanmış dijitalleştirilmiş bir QR kod okuyucu tarafından elektronik olarak okunabilir. Yalnızca QR kod merkezi yönetim sistemi tüm verileri okuyabilir.

QR kodu nasıl ortaya çıktı?

1990’ların başlarında barkod taraması giderek zahmetli bir hale gelmişti. Herbir barkod sadece 20 karakterlik veri içerebiliyordu, bu nedenle bir kutunun içinde ne olduğunu bilgisini içerecek birden çok barkod kullanmak gerekiyordu. İşi barkod tarayıcıları imal etmek olan Hara Masahiro adlı bir mühendis bu sorunu fark ettiğinde hemen çözüm bulmaya girişti. Hara kare biçiminde iki-boyutlu bir barkod tasarladı, ancak tarayıcı metindeki kodu tanıyamıyordu. Hara işe gitmek için bindiği metronun penceresinden dışarı bakarken gökdelenlerin manzaranın geri kalanından belirgin bir biçimde ayrıştığını fark etti. Bunun üzerine kare barkodları metinden ayırdetmenin yollarını aramaya başladı. Yeni barkodun köşelerine siyah alanların içinde belirli oranda beyaz alanların bulunduğu üç küçük kare (QR kodu) gömerek sorunu çözdü, böylece tarayıcılar kodu anında tanıyabiliyorlardı.

Veri Yönetimi

Unutmayın ki her zamankinden daha fazla neoliberal bir dünyada, dış kaynak kullanımı ya da güzelleme niteliğinde bir tabirle kamu-özel sektör ortaklığı (PPP) denilen şey zamanın düzeni haline gelmiştir. Bir hükümetin, özel bankacılık ve/veya sigorta endüstrisi gibi büyük bir özel sektör kurumu veya kurumları ile bir PPP düzenlemesi yapması pekala mümkündür. Düşünsenize, çok mahrem özel verileriniz de dahil olmak üzere kişisel bilgileriniz bir banka ya da sigorta şirketinin elinde. İnanılır gibi değil. Ama artık çok da uzak bir ihtimal değil.

Özel sektör bu bilgileri satabilir bile. Devletleriyle imzaladıkları sözleşmenin türüne boş verin, yaklaşık iki yıl içinde dünyanın vardığı bu kanunsuz koşullarda her şey mümkündür.

Her gün gördüğümüz gibi, hiçbir yasal sistem işlemiyor. Mevcut tiranlığa karşı açılan hiçbir dava, "cezalandırılmaktan" korktukları için hiçbir yargıç tarafından kabul edilmiyor. Hepsi uyarıldı. Sistemin içinde kalarak kendilerinin ve ailelerinin nafakasını kazanmaya devam etmek isteyen tüm tıp ve bilim profesyonelleri de aynı şekilde. Onlara şantaj yapılıyor ya da bize, biz insanlara ihanet etmeye zorlanıyorlar.

Hukuk ve etik yok oldu. Hayallere kapılmayalım. Burada yalnızız. Farkında ve uyanık olduğumuz, yozlaşmış bir sistem yerine kendi yeteneklerimize güvendiğimiz sürece bu birçok açıdan iyi bir şey. Bunun yerine, hayatlarımızı kendi ellerimize almalı, alternatifler aramalıyız. Matrix'ten çıkıyoruz. Kırmızı hapı alın.

Bugün sahip olduğumuz sistem bize, biz insanlara asla yardımcı olmayacak. Asla. Aksine, "sistemin" belkemiğini oluşturan yozlaşmış asalaklar(?), hayatta kalabilmek için bize, meslektaşlarına ve yurttaşlarına ihanet etmeye devam ediyorlar. İnanması bu kadar zor olan da bu. Vergilerimizle maaş alan insanlar bize ihanet ediyor. Bizi zorunlu ve ölümcül aşılama makinesine satmaya çalışıyorlar.

Mavi hapı seçen (Matrix filminin konformistleri) ve sağlığımız için danıştığımız tıp doktorları ile bilim insanlarının hepsi olmasa da çoğu, bu sözde aşıların ne yaptığını biliyor - bu zehir karışımlarının ölüm ve hastalıkla sonuçlandığını biliyorlar. Onlar da bir "nüfus azaltma" girişiminin parçası mı? Bize karşı sistemle suç ortaklığı mı yapıyorlar?

Son 10 ila 15 yıl içinde QR kodu yavaş yavaş ve sessizce hayatımızın her köşesine girmeye başladı. Aşı pasaportu, ister "aşılanarak" ister Covid'den iyileşerek ya da her fırsatta zorla veya korkuyla birden fazla PCR testi yaptırarak olsun, biz dünya vatandaşlarının her birine kişiselleştirilmiş bir QR kodu vermek için bir gerekçe olmuştur.

PCR testleri ne kadar geçersiz olursa olsun, bize dayatılıyor - PCR testi olmadan hiçbir restorana, süpermarkete, sinemaya, kapalı alana, vs. giremezsiniz. Dolayısıyla, çoklu PCR test sonuçları bireysel QR kodumuza eklenecektir.

Kimse PCR testiyle gerçekten ilgilenmiyor, ancak testi nerede ve neden yaptırdığımız QR kodumuzdaki veri tabanını genişletmek için mükemmel bahaneler.

Polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) yönteminin mucidi, Nobel ödüllü biyokimyacı Dr. Kary Mullis, Covid'in ufukta görünmesinden çok önce, PCR yönteminin hastalıkları ve özellikle virüsleri test etmek için olmadığını söylemişti. Mullis, 7 Ağustos 2019'da evinde gizemli bir şekilde ölü bulundu.

Dr. Kary Mullis

Bu, Covid-19 olarak da bilinen SARS-CoV-2'yi etkin bir şekilde başlatan Etkinlik 201'den (18 Ekim 2019, New York şehri) sadece birkaç ay önceydi.

Yoksa Etkinlik 201'in aktörleri bu işe yaramaz testi SARS-Cov-2 "enfeksiyonlarını" artırmak, Covid istatistiklerini yükseltmek ve ölümcül aşı kampanyasına olanak sağlamak amacıyla korku yaymak için kullanmayı zaten planlamışlar mıydı?

Satın alınmış bilim klanının bir parçası olan ve Koronavirüs Çarı olarak da bilinen Alman virolog Dr. Christian Drosten, SARS-CoV-2'nin piyasaya sürülmesinden kısa bir süre sonra, herhangi bir semptomu olsun ya da olmasın, beş yaşındaki çocuklar da dahil olmak üzere insanlarda Covid virüsünün test edilmesi için PCR yönteminin kitlesel olarak kullanılmasına karar verdi.

Gerçek bilime göre, hatta WHO (Dünya Sağlık Örgütü) ve CDC’ye (Amerikan Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri) göre de, test %97 oranında yanlış pozitif sonuç vermektedir. Ancak acımasız, insanlık dışı ve kanunsuz hükümetlerin silindirleri gerçeklere aldırış etmiyor. Aldatmacanın efendileri, Covid istatistiklerini ve nihayetinde "Covid ölü sayısını" artırmak için PCR ve aşı kampanyalarını acımasızca sürdürmeye devam ediyor.

QR kodu, Covid hakkındaki yalanların devam etmesi için bir enstrümandır.

QR kod artık her yerde

En azından batı dünyasında neredeyse tüm vatandaşların kişiselleştirilmiş bir QR kodu var. Sağlık verilerinden çok daha fazlasını barındırıyor. Ödemeler giderek artan bir şekilde cep telefonu üzerinden QR kodlu bir mesajla yapılabiliyor. Restoranlar artık size yazılı menüler vermiyor. Akıllı telefonunuzla bir QR kodunu taramanız gerekiyor. Bunların hepsi güvenliğiniz için. Virüs bulaşma ihtimali olan kâğıtlara dokunmuyorsunuz. Müzelerde, parklarda, gittiğiniz her yerde ve izlediğiniz şeyle ilgili bir bilgi okumak istiyorsanız, bir QR kodu taramanız gerekiyor.

Aynı şey nakit için de geçerli - bazı yerlerde nakit para artık kabul edilmiyor. Resmi sebebi: Kağıt para ve madeni paralara virüs bulaşmış olabilir. Bunun çözümü QR kod ile ödenecek dijital para. İnsanlar bunu tercih ediyor. Çok havalı; QR kodunuzu bir ödeme cihazının önünde kaydırmanız yeterli. Para anında elektronik banka hesabınızdan düşülüyor.

(Çoğu) insanın farkında olmadığı şey, bir QR kodunu her taradığınızda, bunun kişiselleştirilmiş QR kodunuza kaydedildiğidir. Başka bir deyişle, nereye giderseniz gidin izlenebilir durumdasınız. Onlar, yani efendiler, her an, gerçek zamanlı olarak, nerede olduğunuzu, ne yaptığınızı, ne satın aldığınızı, uçak bileti alıp almadığınızı biliyorlar.

Eğer "sistemin" değerlerine göre davranmazsanız, para akışınızı kesebilirler. Paranızı süresiz olarak bloke edebilir ya da hesabınızdan çekebilirler. Tamamen onların eline kalmışsınızdır – esir alınmışsınızdır. Henüz değilse bile, yakında, vücudunuzdaki grafen oksit sayesinde, korkunç ve tehlikeli 5G ultra-kısa dalgalarla yönlendirilebilir hale geleceksiniz. Er ya da geç, QR kod vücudumuzda olacak ve yapay zeka (AI) ya da robotlar tarafından uzaktan erişilebilir olacak.

Daha sonra, WEF (Dünya Ekonomi Forumu) Çarı Klaus Schwab'ın 2016 yılında İsviçre Fransız televizyonuna verdiği bir röportajda öngördüğü gibi, insandan insan-ötesine dönüşebilirsiniz (aşağıdaki videonun ilk bölümü) [3]

Ya kırmızı hapı alır ve zihin manipülasyonlarına direnirseniz? Sizi kapatabilirler. Gerçek anlamıyla. Uzaktan. Aileniz ne olduğunu asla bilemez.

Henüz o noktada değiliz. Bugünkü haliyle QR koddan kurtulmak neredeyse imkansız. Yine de ondan kaçmanın yollarını bulmak zorundayız. Bu arayış, zorunluluklara ve her şeyi kapsayan QR koduna ayak uydurursak biz anlamadan üzerimize çullanacak olan kölelikten azade, alternatif bir toplum için çalışmak anlamına gelebilir.

Ne yapabiliriz? Uyanmak zorundayız ve uyanık olanlarımız başkalarının da adım atmasına ve konfor alanından çıkmasına yardımcı olmalı.

Buna paralel olarak failleri de adalete teslim etmeliyiz. Bu hareket, halihazırda Alman Korona Araştırma Komitesi Başkanı Dr. Reiner Fuellmich tarafından yürütülmektedir. Reiner Fuellmich, avukatlar, bilim insanları ve tanıklardan oluşan bir ekiple birlikte Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde (ICC) ya da suçun karanlık efendilerine bağlı olmayan yargıçların görev yapacağı yeni kurulacak bir Adalet Divanı'nda bir Büyük Jüri oluşturmak üzere olduğunu duyurdu. Ve aynı zamanda, mevcut sistemin dışında ve ondan tamamen bağımsız, yeni toplumlarla, yeni bir başlangıçla yeni bir medeniyet inşa etmeye başlamamız gerekebilir. Bu en büyük zorluk olabilir çünkü fedakârlık gerektirecek. Sefalet ve kıtlığa, hatta bazıları için ölüme neden olabilir. Eğer mevcut gidişattan - yaklaşan Tek Dünya Düzeni' nden - ve bunun sonucu olan zorbalıktan - köleleştirmeden, insanlıktan çıkarılmadan kurtulmak istiyorsak, bu tür kayıplar savaşı kazanmanın bir bedeli olabilir.

Hiçbir şey imkansız değildir. "Venceremos!" (Kazanacağız). Gidişat değişiyor - ve biz bir aydınlığa kavuşuyoruz; insanların haklarının bulunduğu, birbirlerine saygılı ve birbirleriyle dayanışma içinde oldukları şeffaf yeni bir uygarlığın göz alıcı aydınlığına. Hepimiz “kazanacağız” fikrini, o olumlu ve amansız düşünceyi kafamıza yerleştirirsek başarabiliriz. Kuantum biliminin bir öğesi olan irade yenilmezdir.

 

4 Şubat 2022

Peter Koenig

Kaynak

Dipnotlar

[1] The Coronavirus Vaccine: The Real Danger is “Agenda ID2020”. Vaccination as a Platform for “Digital Identity”, 2 Şubat 2021, Global Research

[2] Agenda ID2020 of the “One World Order”: The 101 to Understanding Its Implications, 17 Ağustos 2020, Global Research

[3] Peter Koenig ile Dijital Tiranlığa Doğru, 18 Eylül 2021, bitchute.com