Loading...

Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı’na Zeyl'den (1936)


[...]

Mevzuu bahis risalemin sonunda “AHMED’İN HİKÂYESİ” diye bir fasıl vardır. Bul- duğum ve hatıra defterimde okuduğum ve risaleme zeyl olarak yazmak mecburiye- tini duyduğum “nokta” bana Ahmed bu hikâyeyi anlattıktan sonra onunla yapmış olduğum bir konuşmadır.

Bu konuşmayı olduğu gibi aşağı geçiriyorum:

“Dışarıda çiseleyen yağmura, koğuşun terli çimentosuna ve yirmi sekiz insanına Ahmed hikâyesini anlatıp bitirmişti. Ben:

-  Ahmed, demiştim, bana öyle geliyor ki sen Bedreddin hareketinden biraz da millî bir gurur duyuyorsun.

Sesime tuhaf bir eda vererek söylediğim bu cümlenin içinde, Ahmed, “millî gurur” terkibini birdenbire bir kamçı gibi eline almış, onu suratımda şaklatmış ve demişti ki:

- Evet, biraz da millî bir gurur duyuyorum. Tarihinde Bedreddin hareketi gibi bir destan söyliyebilmiş her milletin şuurlu proleteri bundan millî bir gurur duyar. Evet, Bedreddin hareketi aynı zamanda benim millî gururumdur. Millî gurur! Sözler- den ürkme! İki kelimenin yan yana gelişi seni korkutmasın. Lenin’i hatırla. Hangimiz Lenin kadar beynelmilelci olduğumuzu iddia edebiliriz? Lenin, yirminci asırda bey- nelmilel proletaryanın, dünya emekçi kitlelerinin, beynelmilel proleter demokrasi- sinin en büyük beynelmilelci rehberi, 1914 senesinde “Sosyal Demokrat”ın 35'inci numarasında ne yazmıştı?

Eğer Ahmed, “Lenin filânca mesele hakkında ne yazmıştı?” demiş olsaydı, her- halde aramızda böyle bir sorgunun cevabını verenler bulunurdu. Fakat “Sosyal-De- mokrat”ın 35'inci numarası diye konulan mesele hepimizi şaşırttı. Ve hiçbirimiz 35'inci numarada neler yazılmış olduğunu hatırlayamadık. Ahmed bu şaşkınlığımız karşısında gülümsedi. — Zaten o en derin acıdan en büyük sevince kadar bütün duygularını hep bu meşhur gülümseyişiyle ifade eder — ve aşağı yukarı bütün Lenin külliyatının ana fikirlerini sayfaları ve satırlarıyla taşıyan hafızasından bize şu cümleleri okudu:

Şeyh Bedreddin Destanı’na Zeyl'den (1936)

“... Biz şuurlu Rus proleterleri millî şuur duygusuna yabancı mıyız? Elbette ha- yır! Biz dilimizi ve yurdumuzu severiz, onun emekçi kütlelerini (yani nüfusunun 9/10’unu) şuurlu bir demokrat ve sosyalist yaşayışına yükseltebilmek için her- kesten çok çalışan biziz. Çar cellâtlarının, asilzadelerin ve kapitalistlerin bizim güzel yurdumuzu nasıl ezdiklerini, onu nasıl sefil kıldıklarını görmek herkesten çok bize ıstırap verir. Ve bu zulümlere bizim muhitimizde, Rusların muhitinde de karşı konulmuş olması; bu muhitin Radişçev’i, Dekabristleri, 70 senelerinin inkılâpçılarını ortaya çıkarmış bulunması; Rus amelesinin 1905 senesinde mu- azzam bir kitle fırkası yaratması; aynı zamanda Rus mujiğinin demokratlaşarak büyük toprak sahiplerini ve papazları defetmeğe başlaması bizim göğsümüzü kabartır...

“... Biz millî gurur duygusuyla meşbuuz. Çünkü Rus milleti de inkılâpçı bir sınıf yaratabildi. Rus milleti, de beşeriyete yalnız büyük katliâmların, sıra sıra dara- ğaçlarının, sürgünlerin, büyük açlıkların, çarlara, pomeşçiklere, kapitalistlere zil- letle boyun eğişlerinin nümunelerini göstermekle kalmadı; hürriyet ve sosyalizm uğrunda büyük kavgalara girişebilmek istidadında olduğunu da ispat etti.

“Biz millî gurur duygusuyla meşbuuz ve bilhassa bundan dolayı kendi esir ma- zimizden nefret ediyoruz. Bizim esir mazimizde pomeşçiklerle asilzadeler Ma- caristan’ın, Lehistan’ın, İran’ın, Çin’in hürriyetini boğmak için mujikleri muha- rebeye sürüklemişlerdi. Biz millî gurur duygusuyla meşbuuz ve bilhassa bundan dolayı bugünkü esir halimizden; aynı pomeşçiklerin kapitalistlerle uyuşarak Lehistan ve Ukranya’yı ezmek, İran’da ve Çin’deki demokratik hareketi boğmak, millî haysiyetimizi berbat eden Romanof’lar, Bogrinski’ler, Purişkeviç’ler çetesini kuvvetlendirmek için bizi harbe sürüklemek istemelerinden nefret ediyoruz. Hiç kimse esir doğmuş olduğundan dolayı kabahatli değildir. Fakat esaretini haklı bulan, onu yaldızlayan (meselâ Lehistan’ın, Ukranya’nın v.s.’nin ezilmesine Rus- ların “vatan müdafaası” adını veren) esir, yeryüzünün en aşağılık mahlûkudur.”[1]

Lenin’den bu satırları bir solukta okuduktan sonra Ahmed birdenbire susmuş, ne- fes almış ve yine o meşhur gülümseyişiyle:

- Evet, demişti, bizim muhitimiz de Bedreddin’i, Börklüce Mustafa’yı, Torlak Kemâl’i, onların bayrağı altında dövüşen Aydınlı ve Deliormanlı köylüleri yaratabil- diği için, ben şuurlu Türk proleteri, millî bir gurur duyuyorum. Millî bir gurur duyu- yorum, çünkü derebeylik tarihinde bile bu milletin emekçi kütleleri (yani nüfusunun 9/10’u) Sakızlı Rum gemiciyi ve Yahudi esnafını kardeş bilen bir hareket doğurabil- miştir. Çünkü unutmayın ki “başka milletleri ezen bir millet hür olamaz.”

[...]

Nâzım Hikmet

Dipnotlar

[1] Lenin Külliyatı, baskı 1935, cild 18, sayfa 80, 81, 82, 83’de (Rusların millî gururu) isimli makaleyle — ki bu maka- le 1914 senesinde “Sosyal Demokrat”ın 35'inci numarasında çıkmıştır — Ahmed'in o gün bize hafızasından okuyup derhal tercüme ettiği satırları bilâhara karşılaştırdım. Ahmed ezbere okuyup tercüme ettiği parçaların yalnız cümle kuruluşlarında bazı değişiklikler yapmış. Fikirde hiçbir hata olmadığı için ben Ahmed'in tercümesini aynen aldım.


Kaynak: Nazım Hikmet, Benerci Kendini Niçin Öldürdü, Şeyh Bedreddin Destanına Zeyl.


Resim Açıklaması: Nâzım Hikmet, Bursa Cezaevinde. Kontrplak üzerine yağlı boya, Bursa, 1946.