İstanbul Büyükşehir Belediyesi ulaşıma %40 yaptı.
Sosyalist Sol, zamma karşı sahaya inip tepki gösterdi. Normal olanı yaptı yani.
İktidar, en masum gösteriyi bile sert müdahale ile bastırıp dağıtırken, İBB zamlarına karşı yapılan eylemlere ciddi müdahalede bulunmadı. Bu da normaldi, çünkü eleştirilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimiydi. İşine geldi.
Zamlara karşı yapılan gösteri ve pratiklere en acıklı ve tuhaf tepki, muhalif mahallenin elitlerinden ve onların etkisinde olanlardan geldi.
Vay efendim, “AKP her şeye zam yaparken zorunlu zamlardan dolayı İBB’yi protesto etmekte neymiş”.
Vay efendim, “bu eylemler AKP’ye yararmış”.
Hatta, hızını alamayan ve sayısı bir hayli çok muhalif şöyle bağırıyordu:
“Sıkıysa iktidarın yaptığı zamları protesto edin.”
İnanılır gibi değildi.
Bu sözleri kime söylüyorlardı?
AKP öncesinde ve AKP döneminde dövülen, ezilen, tutuklanan, kala kala bir avuç kalmış ve her itirazda en önde koşan Sol’a.
Bu garip durumu aklınızın bir köşesine kaydedin.
İleride hatırlayacağımız günler olabilir.
* * *
Aynı konunun başka sayfasına geçelim.
Bu elitler şöyle sanıyor.
Ekonomik kriz derinleştikçe, halk daha da yoksullaşacak ve yoksullar hızla AKP’den uzaklaşacak.
Aksi, rasyonel değil zaten.
Akla yatkın mı?
Evet.
Ancak öyle olmuyor.
Özelikle son bir yıldır korkunç zamlar yapılıyor, halk hızla yoksullaşıyor, temel gıda maddeleri, çarşı pazar fiyatları ürkütücü hâl almış, paramız pul olmuş, işsizlik almış başını gitmiş, enflasyon üç haneli rakamlara ulaşmış, emlak fiyatları neyse de barınmak için kafamızı soktuğumuz evlerin kiraları ateş ile dans ediyorken hâlâ bütün anketlerde AKP ve MHP bloğu, yani Cumhur İttifakı birinci durumda.
“İlk seçimde gidecekler” büyülü mesajına inanıp, sadece twit atarak yoksulların içinde bulunduğu illüzyonun kırılacağını hayal ederseniz, olacağı şudur: Sokak röportajlarında “açım, işim yok, yandık, bittik” diye konuşup “ilk seçimde yine AKP’ye oy veririm” cevaplarına ayin yapıyormuş gibi hakaret, şaka, aşağılama twitleri atar, zincirler kurar, eğleniriz.
Bu işi sadece seçim gününe bırakmak, yaşanılan tecrübelerden gram sonuç çıkarmamaktır.
Yol, yöntem, perspektif bellidir ve formül karmaşık değil, sadedir. Hayatın her alanında, mecrasında, organize ve senkronize çalışılmalıdır.
Sabırla, iğne ile kuyu kazar gibi, sürekliliği ve inatçılığı ve yaratıcılığı olan bir hat, AKP etkisindeki yoksulların tümünü olmasa da önemli bölümünü etkileyecektir.
Değilse, örgütsüz, çaresiz, umutsuz, iktidar tarafından propaganda bombardımanı altındaki yoksullar ayakta kalmak, hayata tutunmak için kendilerine ara yollar arayıp idare etmeyi öğreneceklerdir.
Sonuç yerine:
“Bu iş bitti, gidiyorlar, sandıktan artık çıkamazlar” sözleri kulağımıza hoş geliyor. Bu sözleri duymaya ihtiyacımız da var.
Ancak, AKP’nin pragmatizmin şahı Makyavelli’den daha usta olduğunu unutmayalım.
Bilinen bütün ezberlerin dışında o, devleti ve ekonomi yönetiyor.
Merkez Bankası’nda döviz rezervi eksi gösterse de haftalardır döviz patinaj yapıyor. Bu nasıl oluyor, tam olarak bilemiyoruz.
“Darbe finansörü şerefsiz!” diye manşete çıkardıkları BAE ile sıcak temas kurdular nasıl olduysa.
Dün “terör devleti” dediği İsrail ile bir anda eski dost olduklarını hatırladılar.
Kaşıkçı cinayeti davasını kimsenin aklına gelmeyecek bir formülle Suudilere (katiline) havale ettiler.
Rusya Ukrayna’yı işgal etti, AKP “barış elçisi” oldu bir anda.
Suriye ile bir sabah eskisi gibi sarmaş dolaş olma ihtimaline dersiniz?
Kimse, “Yok artık o kadar da değil” demesin.
Yani; AKP’nin şapkadan tavşan çıkarma hünerini göz ardı etmemekte bir hayli fayda var.
Bu minval üzre, sıralı üç tahminde bulunup, yazıyı bitirelim.
1. Seçimler kesinlikle erkene alınacak, (Bu kesinlik %99,9)
2- EYT, 3600 ek gösterge, asgari ücrete yeniden zam vb. “devlet bu yükleri kaldıramaz” söylemeni unutup, yeni bir seçim müjdesi pek muhtemel,
3- Kendisini değil son dönemde yıldızı SİHA’larla parlayan damadını aday gösterebilir. Bu da torbasındaki en büyük sürpriz olur.
Ruhi Uzunhasanoğlu
24.04.2022