2001 yılı haziran ayı; henüz AKP kurulmamış, İsmail Kılıçarslan Filistinli direniş örgütlerine ‘marjinal’ dememiş, Murat Menteş OT’da yazmaya başlamamış, Ahmet Hakan kapağı CNN’e atmamış.
Televizyonda İsmet Özel’in karşısında Ahmet Hakan, etrafında ismi geçen zevat ve diğer İslamcı gençler, sorular soruyorlar. İslamcı genç şairler, İsmet Özel’e o günlerde İslamcıların elindeki gazeteleri doldurmuş olan liberalleri dövdürmenin derdinde. Dertleri liberalizm veya kapitalizme karşı olmak falan değil. “Bize ait olan”, “öz”, “geleneksel” bir arsanın sınırlarını çizmenin peşindeler; oraya çökmek için. Stüdyoda yaşanan tartışmalar üzerine Ahmet Hakan, “zaten İslamcı gazete olmaz, büyütmeyelim,” diyerek kendine yol yapmaya başlamış bile.
İskele Sancak Programı, 1 Haziran 2001, Kanal7.
Gençler ısrarla tartışmayı 28 Şubat’ta tutmaya çalışıyor; mağduriyetin, ekmeği paylaşmamanın şiirsel ifadesini arıyorlar. O yıllarda yenilmişlik ve öfke hissi hâkim; arayışa mâni olmaya çalışıyorlar. İsmet Özel ise “28 Şubat takvimdeki bir gündür, ne vaziyette olduğumuz ortaya çıktı, o kadar,” diyor; baş örtüsü konusunda “demokratik hak” söylemi altında saklanan istismara işaret ediyor. İki ay sonra AKP kurulacak.
Bir Yusuf Masalı yeni çıkmış; gençler, onu klasik şiir yazımında bir yerlere oturtmaya çalışıyor; “hah şimdi Özel Müslüman oldu!” diyorlar. Özel ise, “Ben 1968 de ‘derin bir secde gibi rüzgâra aşılanmak’ diye mısra yazmış adamım… beni sosyalist yapan ne ise Müslüman yapan da odur… bu toplumda İslam’ın dâhil olmadığı bir saha yoktur… bu ayrımlar yapaydır,” diyor; temalarla, kavramlarla bu iş şablonlaştırılamaz demeye getiriyor ama kifayetsiz. Karşısındakilere mülk gerek. Zira kavga herkese ait olursa, kimseye mülk olmaz. Mülk (possession) kavramında “sahiplik” kadar “egemenlik” de gizli; kelime, toprağa “sahip gibi çökmek” metaforundan kaynağını alıyor.
Kılıçarslan, yıllar sonra başka bir programda, “O Boğaz yalılarında eskiden muhafazakârlar otururdu,” diye boşuna serzenişte bulunmuyor. Başka birinde asıl sorunumuzu elit eksikliğine bağlayabiliyor; “Elit bulsam düşman olmayacağım… Kemalizmin sorunu gereğinden hızlı olması, modernleşme olmasın demiyorum,” diyor.[1]
2001’de İsmet Özel’e “Müslümanlara Müslüman olmayanlar kanaat önderliği yapıyor, ne yapacağız?” diye soran Menteş ise 2012’de Atatürk’le barışırken, kendi camiasından gelen eleştirilere karşı, “Ali Şükrü cinayetini bilmiyorum sanıyorlar,” diyor, sonra İsmet Özel sömürüsüne yaslanarak onun üslubundan çalıntı bir cümleyle “burada bir hayatımız olacaksa” birlikte yaşayabilmeliyiz türünden gerekçelere sarılıyor; “tatlıya bağlamak” istediğini bildiriyor.[2] Özel ise, bundan 20 yıl önce stüdyoda gelen sorular üzerine, “Bugün şairliğin ucunda baklava var,” diyor.
Menteş 2012’de Ali Şükrü’nün katlini bile bile baklava sofrasına oturuyor. CHP’li Belediye 2020’de “Ali Şükrü Bey Kültür Merkezi’nin” adını siliyor[3]; Devlet Bahçeli 2022’de Ali Şükrü’nün katilleri için iade-i itibar yasası teklifi veriyor.[4] Sofra tâ 2001’den bu yana böyle böyle tamamlanıyor.
Özel, aynı programda Ahmet Hakan’ın suratına bakarak önceden gazetelerde köşe sahibi olabilmek için Türkçe bilmek, makale yazabilmek gerektiğini, bu olgunun ortadan kalktığını anlatıyor ve şöyle devam ediyor: “Türkiye’de neden gazetede yazdığını izah edemeyeceğimiz dünya kadar insan var.” Âdeta bugün Ahmet Hakan’ın köşesinde yazdığı kırık dökük cümleleri tarif ediyor.
Gelinen aşamada, sağ ve sol cemaatler kaçınılmaz olarak istismar ve gelir kapısına dönüştüler. Baklavanın bir kısmını, bir vakit bu cemaatlerin su sızdırmasını engellemek için gayret gösterenler yemekte. Bahsettiğimiz anlamda cemaatleşme salt İslamcıların değil, solun da sorunu.
“Türkiye’de herkes ama en başta sol kitle, var olduğu iddia edilen sol örgütler tarafından tecrit edilmiştir… Bu tiyatroya çomak sokmak, perdeyi kapatmak gerekiyor. O çomak sokulmalı, tecrit yarılmalı, balonlar patlatılmalıdır. Balonlar patlamadığı sürece içeride çıkan gürültünün, dökülen terin hiçbir anlamı yoktur.”[5]
Bu tiyatronun temelleri yıllar önce atılmış. Bugün kapitalizmin azgın saldırısı karşısında hayata, halka ve insana ait tepki gösterenler “sağcı” paketine konuyor, solcu gençlerin ise izole edilmeye devam edilmesi isteniyor. Öte yandan, AKP’nin kaybetme ihtimali bir fikir olarak ortaya çıktığı anda, bir bardak can suyunu “başörtüsü” teklifiyle masanın ucundan CHP uzatıyor; İslamcı gençler izole edilmeye devam edilmek isteniyor.
İbret alınmalı. Baklava sofraları yıkılmalı, çember kırılmalı.
Tevfik Atmaca
29 Aralık 2022
Dipnotlar:
[1] “Gerçek Fikri Ne?”, 3 Ağustos 2019, Habertürk.
[2] “Menteş’ten muhafazakârlara Atatürk eleştirisi”, 15 Kasım 2012, Millî Gazete.
[3] “Ali Şükrü Bey Kültür Merkezinin Adının Değiştirilmesine Tepkiler Sürüyor”, 27 Mayıs 2020, Haksözhaber.
[4] Tevfik Atmaca, “İtibar”, 9 Haziran 2022, Sosyalizm.org.
[5] Agop Efendi, “Tecrit, Çomak ve Sol”, 19 Ekim 2022, Sosyalizm.org.