Antonella Bassani Ne Anlatıyor?


Antonella Bassani, 2023 Nisan’ından beri Dünya Bankası’nın stratejik, finansman ve bilgi çalışmalarını yöneteceği Avrupa ve Orta Asya (ECA) bölgesinin Başkan Yardımcısıdır. İtalyan vatandaşı olan bu burjuva temsilcisinin kaleme aldığı “Türkiye’yi yeniden inşa etmek: Deprem yıkımından dirençli bir toparlanmaya” başlıklı yazı, 24 Ocak Kararlarının yıl dönümüne “denk gelen” günde Ekonomim gazetesinde yer aldı.[1] Özünde, 6 Şubat katliamının, burjuvazi için “ekonomik canlanma” açısından nasıl bir fırsat olduğu değerlendirilmektedir. Bassani daha önce de, geçtiğimiz yılın aralık ayında, temsilcisi olduğu kurumun Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez ile birlikte Hatay’a gitmiş, Vali Mustafa Masatlı’yı ziyaret etmişti.[2] O ziyaretin hemen öncesinde ise, mevcut TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan ile İstanbul’da görüşmüş, Dünya Bankası’nın Türkiye’ye mevcut 17 milyar dolarlık finansmana ek olarak 18 milyar dolar daha finansman sağlanacağı açıklanmıştı.[3]

II. Paylaşım Savaşı’nın ardından Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (IBRD) adıyla kurulan Dünya Bankası, bünyesindeki alt kurullar ve ilişkili birçok kurumla birlikte, burjuvazinin uluslarüstü örgütlenmelerinden biridir. 2022 yılında yayımladığımız “Gaziantep Dosyası”nda, SSCB’nin intiharı sonrasında, yakın coğrafyanın kapitalist üretim ilişkilerine göre yeniden yapılandırılması amacıyla yola çıkan Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın Antep’te üs kurduğu, yasal dokunulmazlık elde ettiği ve Kovid saldırısı fırsatıyla “kapalı devre” (Toplama kampı şeklinde de okunabilir) çalışma modelinin olağanlaştırılma çabasına işaret edilmiş, anlamaya ve anlatmaya çalışılmıştı. Bugün Hatay’da da benzer hedef ve girişimler zuhur etmekte, hâlen daha ulaşılamayan cesetlerin üzerinde yükselecek lüks konutlar ve fabrikalar, burjuvazinin iştahını kabartmaktadır.

Söz konusu yazısında Bassani, “Türkiye hükümetinin son dönemde yaşanan makrofinansal istikrarsızlığı ele almak ve ulusal ekonomiyi daha sağlam bir temel üzerine oturtmak için gösterdiği kararlılık benim için cesaret verici olmuştur,” diyor:

“Türkiye’deki hane halklarının gelirlerini eriten yüksek düzeydeki enflasyonu düşürmek için son dönemde yaşanan politika gelişmeleri, açıkları azaltmaya yönelik mali gelir önlemleri ve alınan diğer politika önlemleri doğru yönde atılmış adımlardır. Piyasalar bunlara belirli ölçüde olumlu bir şekilde tepki vermektedir ve üç büyük kredi derecelendirme kuruluşunun hepsi kısa süre önce ülkenin görünümünü negatiften durağana yükseltti.”

Ayrıca, “Türkiye’nin iklim değişikliğinden kaynaklı zorlukları ele alma ve karbon emisyonlarını azaltma yönündeki kararlılığı da eşit derecede cesaret vericidir,” deniyor ve Paris Anlaşmasını 2021 yılında onaylamasının hemen ardından, 2053 yılına kadar net sıfır karbon emisyonuna ulaşma hedefi doğrultusunda TC tarafından bir dizi umut verici taahhüt açıklandığı ifade ediliyor.

Türkiye’nin küresel ticarette kilit bir aktör olduğu vurgulanırken, “Dünya Bankası Grubu, Türkiye’nin güvenebileceği bir kalkınma ortağıdır. Yaklaşık 75 yıl önce başlayan ortaklığımız, zaman içerisinde güçlenerek büyümektedir ve Türkiye’yi şimdi ve önümüzdeki yıllarda desteklemeye kararlıyız,” deniyor.

Görüldüğü üzere, kontrollü muhalefet ve onun soldaki türevleri tarafından Batı’nın AKP’den memnun olmadığı; iktidar ve yandaşları tarafından ise AKP’nin Batı’ya “rağmen” iktidarını pekiştirdiği gibi söylemlerin bir gerçekliği bulunmamaktadır. Gerek Batılı sömürücüler gerekse bunların yerli muadilleri eliyle müşterek bir yağma düzeninin tesisi yeni değil fakat her geçen gün gelişmekte ve güçlenmektedir. Burjuvazi, toplumu bir kez daha seçim/sandık fetişizmine hapsetmiş, “sosyalistler” de aday kavgaları üzerinden buna teşne olmuş; müesses nizamın en önemli aparatı olan medya/basın organları ise her zamanki gibi perde arkasındaki gelişmelerden haberdar olunmaması için tüm gücünü ortaya koymaktadır. Son günlerdeki seçim temalı tüm gelişmeler, ulaşım zammından belirlenen isimlere dek, yönetim mekanizmasının büyük oranda AKP’ye teslim edileceği konusunda bir mutabakata varıldığı izlenimini vermektedir.

Neticede, “AKP içteki, CHP dıştaki mülk bekçisidir. AKP, burjuvazinin devlet partisi; CHP, devletin burjuva partisidir.”[4] Herhâlde Hatay, “dıştaki mülk” olarak görüldüğünden dolayıdır ki, deprem katliamından sorumlu olan CHP’li belediye başkanı tekrar aday gösterilmiş, buna dair yapılan eleştirilere yönelik “alternatif bulamadık” denilerek[5] âdeta dalga geçilmiştir. Deprem bölgesindeki gelişmeler yakından takip edilmelidir, zira ülkenin kalanına ışık tutacaktır. Orada çorba dağıtarak bunun reklâmını yapanlar, asıl çorbanın (egemen burjuva düzenin) tuzu olmanın[6] derdindedirler.

Agop Efendi

24 Ocak 2024

Dipnotlar:

[1] Antonella Bassani, “Türkiye’yi yeniden inşa etmek: Deprem yıkımından dirençli bir toparlanmaya”, 24 Ocak 2024, Ekonomim.

[2] “Masatlı’ya Dünya Bankası’ndan ziyaret”, 1 Aralık 2023, Hatay Söz.

[3] “TCMB Başkanı Erkan, Dünya Bankası ve IFC yönetimi ile görüştü”, 29 Kasım 2023, Ekonomim.

[4] Eren Balkır, “Z”, 21 Temmuz 2021, İştirakî.

[5] “Özgür Özel’den Lütfü Savaş açıklaması: Kırsaldan acayip oy alıyor, alternatif bulamadık”, 12 Ocak 2024, Sol.

[6] Adaylık için 3 ilâ 30 bin lira arasında tutar talep eden TİP, CHP ile “seçim iş birliği” ilân etmiş (“CHP ve TİP seçim iş birliği için çalışma grubu oluşturdu”, 24 Ocak 2024, BBC Türkçe); TKP, seçilememiş CHP delegesi ve seçilemediği partinin il ve ilçe hukuk komisyonu üyesi bir avukatı kendi “komünist” adayı olarak tanıtmış (“TKP adayını açıkladı: ‘Komünist Belediyecilik Kartal’a çok yakışacak’”, 30 Aralık 2023, Sol); Kürt ulusal hareketine yanlayanlar ise –birkaç fireyle– Meclis’te İsveç’in NATO’ya dahline doğrudan veya dolaylı (oy kullanmayarak) onay vermiştir.