Sosyalizm.org, bundan yaklaşık bir yıl önce, Solun Siyasal İflası üzerine tartışırken, “Tüm faaliyetini haberciliğe ve akademik gevezeliğe indirgeyen Sol gruplar, Yeniden Refah Partisi üzerine kafa yorma gereği duymamaktadır. Böyle bir partinin varlığı ve aldığı oy oranının nedenleri sorgulanmaya muhtaçtır,” tespitini yapmıştı.
Kapitalist düzenle kavga edilip edilmeyeceği hakkında artık bir karar verilmelidir. Karar, kavga yönünde ise sahada ilk elden kaşımıza şu gerçekler çıkmaktadır:
* Kapitalizm doğası gereği bir krizin içinden daha geçmektedir, bu krizden sağ kurtulmak üzere,
* Büyük şirketler küçük şirketlerin üzerine çökmek zorundadır, küçüklerin kredi olanaklarını kesmek için karşılayamayacakları “yeşil şartlar” getirilmektedir,
* Konutlara çökecek biçimde mülksüzleştirme tehlikesi kapıda beklemektedir,
* Pandemi şarlatanlığı altında toplumu eve kapatıp para basılarak enflasyon yaratılmakta ve halkın birikimlerine el konmaktadır; karbon ayak izi gibi “yeşil tedbirlerle” bu süreç derinleştirilmek istenilmektedir,
* Halk bu şartlar altında giderek finansallaşmakta, borsaya akmakta, kripto kumarına mahkûm edilmektedir,
* İşçi sınıfı, tüm sosyal güvencelerinden soyundurularak çıplak bir bedene, köleye dönüştürülmektedir,
* Bu kölenin yeri, köpeğin dahi aşağısına itilmektedir.
Azgın kapitalist saldırı karşından kitleler, insanlıklarını, işçiliklerini, ailelerini, özetle varlıklarını muhafaza edebilmek üzere sureti haktan görünen siyasete meylediyor. Türkiye’de yaşananlar İtalya’da, İrlanda’da, Şili’de yaşananlardan farklı değil; halkımız dünya halklarından daha aşağıda değil, bir yol arıyor.
“14 Mayıs 2023 seçimlerinde 1,5 milyon oy ve beş milletvekili alarak yaklaşık yüzde üç oranına erişen YRP, ara süreci tamamlamasının ardından Cumhur İttifakı’nda hizalandı. YRP’nin eriştiği siyasî gücü, Erbakan hatırasına bağlamak ise somut veriyle açıklanamaz, zira Millî Görüş hareketinin Türkiye’ye nazaran çok daha bütünlüklü vaziyette muhafaza edildiği yurt dışı oylarda YRP yüzde bir civarında kalmıştır. Aradaki anlamlı fark, YRP’nin pandemi siyasetinin üzerine oturmasına işaret etmektedir.”[1]
Bugün itibariyle tablo daha da netleşmiştir. 10 ay önce kendisine yönelen kitleyi müesses nizama yönlendirerek yüzde 3’te kalan Yeniden Refah Partisi, 31 Mart 2024 seçimlerinde İl Genel Meclisi oylamasında neredeyse yüzde 7’lik bir oya erişti. İki ilin belediye başkanlıkları ve beldelerle birlikte toplamda 60 belediyeyi kazandı.
YRP en temelde, siyaset yaparak kazandı. Önce pandemi şarlatanlığına ses çıkardı; sahipsiz bırakılmış haklı şüpheleri olan kitlelere adres oldu. Sonra finansal cendere ve kumara itilmiş milyonlara “ahlâk” söylemi ile seslendi. Çocukları sokak köpeklerine yem edilen yoksul semtlere hitap etti ve neticede karşılık buldu. Geçtiğimiz yıl şu notu düşmüştük:
“Özellikle yaklaşan yerel seçimlerde toplumu muhatap alan bir siyasete yönelmenin derdinde olan öznenin başıboş köpek sorununu önüne alması gerekmektedir. Bu mesele sınıfa, kolektif hissiyata, toplumumuzun geçmişine ve bugününe dair türlü kapılar açacaktır. Yüzünü bu soruna dönmeyen, sırtını işçi sınıfına dönmüş demektir. Yüzünü döndüğü yerde burjuvazi vardır.”[2]
Sırtını Türkiye işçi sınıfına dönmüş olan sol, Gebze’de, ilçe belediyesi seçimlerine, genel başkanını CHP’nin koltuğu altında sokup CHP’nin kemik oyunu dahi alamamaya mahkûmdur. Erkan Baş tek örnek değildir; onun muadili Alper Taş, 2019’da Beyoğlu’nda CHP’ye kaybettirmişti. Solun Beyoğlu sokaklarından sonra yeni bataklığı hâlini alan Kadıköy’e saplanan Fatih Mehmet Maçoğlu ise bir başka örnek. Neticede, “fazla şişirilen balon, eninde sonunda patlayacaktır. Gereğinden fazla şişirenler, bunu bilecek siyasî kariyere sahiptirler.”[3]
Halkımız nasıl dünya halklarından farklı değilse, burjuva siyaset de dünyadaki temel aksları takip ediyor. İtalya’da Meloni, halkın finans sermayesine karşı aile kalkanını yitirme endişesini dillendirerek iktidara yürürken, bir yandan da finans sermayesinin avucundaki think tanklerden besleniyor. Bu anlamda YRP damarı, kırdan koparak şehirlere savrulmuş, proleterleştiği yeni mekânlarda manevî kökler arayan ve 28 Şubat sürecinde kendisine sığınan Anadolu halkını elitler karşısında nasıl sahipsiz bıraktıysa, 2023 Başkanlık seçimlerinde nasıl Erdoğan’a mahkûm ettiyse, gelecekte de rolünü oynayacaktır.
Peki biz ne yapacağız? Kavga etmeye niyetimiz var mı?
Kavga edeceksek eğer, “yerimizi beğenmemezlik” etmeyeceğiz; ayağımızı bastığımız zemine dizimiz de değecek. Kavgaya niyeti olan, halkımızı küçümsememekle işe başlayacak, finansal köleliğe karşı sözü olacak, sokak köpeği sorununa eğilecek, pandemi şarlatanlığı döneminin muhasebesini yapacak, tarihsel toplumsal mücadele köklerini irdeleyecek, şehirlerde yalnızlaşmış ve köleleşme tehlikesi altına girmiş milyonlara yüzünü dönecek ve gayret gösterecek.
Gayret gösterildiğinde, yüz dönüldüğünde içinde yaşadığımız toplumun dünyanın her bir köşesindeki toplum gibi devrimci olanakları bağrında taşıdığı gerçeği ile karşılaşacağız. Sistem tarafından “ana akım dışılık, meczupluk, irrasyonellik” olarak yaftalanarak uzak tutulduğumuz hak kavgasına katılacağız. O olanakları beğenmeyenler, o topluma kendisini ait hissetmeyenler, devrim istemeyenler, ilk 5 yıllık başkanlığında İstanbul köylerinin su tarifesini 4 katına çıkararak köy halkını mülksüzleştirmeye gayret eden “İmamoğlu’nun zaferi”yle en azından şu günlerde avunma olanaklarına sahiptir. Tercihler, içinde bulunduğumuz veya yanında hizalandığımız sınıfların çıkarlarına göredir.
Kurulu sağ ve sol düzene karşı en azından pandeminden bu yana şüpheleri olan, itildiği halk düşmanlığı çukuruna girmeye direnen, sorgulayan, vicdanını teslim etmeyen, bizimle muhabbet geliştiren veya uzaktan izleyen, yazısını-yorumunu paylaşan, bilgi yollayan, fikri duyuran ve çoğaltan, depremin ilk günlerinde köylerde barınak inşa ederken parasını katan, kitabımızı dağıtma sorumluluğunu teklifsiz üstlenen, panellerimize iştirak eden, iştirak edemeyip mesaj yollayan, becerilerini paylaşan arkadaşları daha ileri bir düzeyde ve olanakları dâhilinde yanımızda, arkamızda, önümüzde görmek istiyoruz.
Sosyalizm.org, ayağını sağlam zemine basmaya ve yürümeye devam edecek, kitlelerin varlık-yokluk davasını sahiplenen ve bugün adını sanını bilmediği yoldaşları ile buluşacak, bir büyük nehre mütevazı katkısını yapacak, yoldaşlarıyla aktığı yoldan hakikat deryasına ulaşacaktır.
Müşterek kavgaya girmenin kendisi zafer olacaktır.
Deniz Kuzey
1 Nisan 2024
Dipnotlar:
[1] Onur Şahinkaya, “Kibir ve Hayal Siyasetinden Çıkış Üzerine”, 6 Haziran 2023, Sosyalizm.
[2] Deniz Kuzey, “Başıboş Köpek Tartışmasında Ortaya Çıkan İşaretler”, 9 Temmuz 2023, Sosyalizm.
[3] Tahir Yılmaz, “Yerel Seçimler Üzerine”, 8 Ocak 2024, Sosyalizm.